İskeçe Müftülüğü Logosu
BATI TRAKYA TÜRK AZINLIĞI
İskeçe Müftülüğü

KURBAN BAYRAMI MESAJI

17-08-2018

KURBAN BAYRAMI MESAJI

 

Değerli Batı Trakyalı Müslüman Türk Kardeşlerim!
Allah’a iman eden ve O’na itaat eden kullar olarak bir Kurban Bayramını daha idrak etmenin haz ve sevincini yaşıyoruz. Bayramlarımız; Müslümanlık bilincimizi yenileyen, millet olma irademizi diri tutan; birlik, beraberlik ve kardeşlik duygularımızı pekiştiren, rahmet ve bereket dolu özel günlerdir. İslam Âleminin büyük bir coşku ve heyecanla kutlaya geldiği Kurban Bayramını 21 Ağustos Salı günü idrak etmiş olacağız. Bizleri bu bayrama eriştiren Rabbimize sonsuz şükürler olsun. Bayramımız mübarek olsun.

Bayramlar, ayet-i kerimede buyrulan "Müminler ancak kardeştirler" (Hucurat, 9) emr-i ilahisi etrafında gönüllerin kaynaştığı en mutlu ve huzurlu olmamız gereken günlerdir. Milli ve manevi duygularımızın doruklara ulaştığı, akrabalık bağlarımızı kuvvetlendirdiğimiz; komşuluk ilişkilerini tazelediğimiz, toplumsal hayatı canlandıran; adeta bir gönül medeniyeti olan İslam’ın yoksulu gözetme, öksüz ve yetimi sevindirme; muhtaç ve kimsesizlere yardım elimizi uzatıp; onlarla sıkıntıyı paylaşma gibi değerlerimizi canlı tutan müstesna sevinç günlerimizdir.

İslam’ın beş temel esaslarından biri olan Hac ibadetinin de yerine getirildiği, arife günü yani 20 Ağustos Pazartesi günü sabah namazından başlamak suretiyle bayramın dördüncü günü 24 Ağustos Cuma günü ikindi namazına kadar farzlardan sonra teşrik tekbirlerin çekildiği ve mali bir ibadet olan kurban vecibesinin ifa edildiği 21 Ağustos Salı günü ihya ettiğimiz mübarek Kurban Bayramını, Batı Trakya Müslüman Türk Toplumu ve tüm İslam Âlemi olarak huzur ve sükunet içersinde geçirmeyi Cenab-ı Hak cümlemize nasip eylesin.

Aziz Kardeşlerim,
Bayramlar, Allah’ın bu ümmete bir hediyesi ve ikramıdır. Nitekim Enes b. Malik (r.a.)’dan rivayet olunduğuna göre o şöyle demiştir: "Rasûlullah (s.a.s) Medine’ye geldiklerinde, Medinelilerin eğlendikleri iki günleri vardı. Rasûlullah; Bu günler nedir? diye sordu. Medineliler: Biz cahiliyet devrinden beri bu günlerde eğleniriz, dediler. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.s) şöyle buyurdu: Şüphesiz Allah size, o iki günün yerine daha hayırlı olan iki bayramı: Kurban bayramı ile Ramazan bayramını vermiştir."

Bayram günlerinde erken kalkmak, yıkanmak, dişleri fırçalamak, hoş koku sürünmek, giyilmesi mubah olan elbiselerden en güzel ve temizini giymek, Yüce Allah’ın nimetlerine şükür için neşe ve sevinç göstermek, karşılaşılan mümin kardeşlere karşı güler yüz göstermek, elden geldiği kadar fazla sadaka vermek, Bayram gecelerini ibadetle geçirmek müstahab ve güzel bulunmuştur.
Bayram namazından sonra ikinci olarak yapmamız gereken vazifemiz ise kurban kesmektir. Efendimiz (s.a.s) de böyle yaptığı ve ashabına da böyle yapması gerektiğini dile getirermiştir. Bera b. Âzib (r.a.)’dan şöyle rivayet edilmiştir:

"Kurban bayramı namazında Peygamber efendimizi hutbe okurken işittim. Şöyle diyordu: "Bugün ilk yapacağımız şey bayram namazı kılmak, sonra dönüp kurbanlarımızı kesmektir. Kim böyle yaparsa bizim sünnetimize uygun hareket etmiş olur."

Kurban Bayramında ibadet niyeti ile kurban kesmek, hür, mukîm (yolcu olmayan), müslüman ve zengin kimseye vaciptir. Vacip olan kurban ibadeti, Hak yolunda fedakarlığın bir nişanıdır. Allah’a itaatin, teslimiyetin ve verdiği nimetlere karşı şükrün bir ifadesi olan kurban’dan maksat et yemek veya et yedirmek değil, Allah’a yaklaşmaya bir vesile olmasıdır.

Bu konuda Allahu Teala, Hac sûresinin 37. Ayetinde; "Fakat unutmayın ki onların ne etleri, ne de kanları Allah’a ulaşır. O’na ulaşan tek şey kalplerinizdeki takvadır." buyurarak, kurban ve diğer bütün ibadetlerimiz için önemli olan samimi niyet ve takva olduğunu bildiriyor. Bu da ibadet diye yaptığımız fiilleri örf-adet olmaktan çıkarıp, gerçek ibadete dönüştürecek olan manadır. Deyim yerindeyse ibadetlerin ruhudur. İşte bu ruh, kalpte Allah’a karşı oluşan hassasiyet yani takvadır.

Kurban, gerek fert gerekse toplum açısından çeşitli yararlar taşıyan malî bir ibadettir. Kişi kurban kesmekle Allah’ın emrine boyun eğmiş ve kulluk bilincini koruduğunu canlı bir biçimde ortaya koymuş olur. Müminler her kurban kesiminde Hz. İbrahim ile oğlu İsmail’in Cenab-ı Hakk’ın buyruğuna mutlak itaat konusunda verdikleri başarılı sınavın hatırasını tazelemiş ve kendilerinin de benzeri bir itaate hazır olduğunu simgesel davranışla göstermiş olmaktadır.

Değerli Kardeşlerim,
Kurban bayramının bir özelliği de Hac ibadetinin bu günlerde yapılmış olmasıdır. Öyle ki, dünyanın her yerinden farklı ırk ve dillere mensup milyonlarca Müslümanın haccetmek niyetiyle bir araya gelerek oluşturdukları tablo, bayramın değerini ortaya koyan bir başka muhteşem manzaradır. Hacca giden kardeşlerimizin hacları mebrur olarak sağ salim evlerine dönmelerini Cenab-ı Hak nasip ve müyesser eylesin.

Bayramlar sevinçlerin paylaşıldığı, gönüllerin coştuğu, küskünlerin barışıp kalplerin yumuşadığı, akraba ve komşuların ziyaret edildiği, öksüz ve yetimlerin sevindirildiği, misafirlerin tebessümle karşılandığı, ikramların yapıldığı mutlu günlerdir.

Bayram günlerini, günahların bağışlanması için bir fırsat olarak değerlendirelim. Büyüklerimizi mümkünse ziyaret ederek, değilse telefonla arayarak onların dualarını alalım. Akraba, komşu ve dost ziyaretlerini gerçekleştirelim. Birlik ve beraberliği sağlamak için aramızdaki küskünleri barıştıralım. Çocuklara göstereceğimiz sevgi ile bayram havasını yaşatalım. Fakir ve yoksullara kestiğimiz kurbanlardan pay ayırarak yardım etmek suretiyle onları sevindirelim. Ahirete irtihal etmiş büyüklerimizi, yakınlarımızı, tanıdıklarımızı ve bütün inananları hayırla yad edelim.

Çok Değerli Kardeşlerim,
Batı Trakya Müslüman Türk Azınlğı mensubu Yunan vatandaşı olarak bütün vazifelerimizi yerine getirmeye çalışmakta, dünyanın en saygılı ve uysal azınlığı olmatan iftihar etmekteyiz. Bizim ülkemiz yetkililerinden istediğimiz; insan onuruna yakışacak şekilde, azınlık ve vatandaşlık haklarına sahip olmaktır. Yani dinimizi gerektiği şekilde yaşamayı, okullarımızda evlatlarımızı en iyi bir şekilde eğitebilmeyi, ecdadımızdan bize miras kalan vakıflarımıza sahip çıkmayı, dilimizi serbestçe konuşabilmeyi ve Türk kimliğimizle kabul görmeyi istemekteyiz. Bu isteklerimiz de antlşamalarla zaten bize hak olarak verilmiştir.

Sevgili Kardeşlerim,
Son zamanlarda basından ve yetkililerden yine müftülük konusu gündeme taşındığını duymaktasınız. Devlet kendi tayin ettiği müftüleri yaş haddinden dolayı mecburi emekli ederek yerlerine naib atama yoluna gitmektedir. Bu uygulama bizim seçtiğimiz müftülüklerle alakalı bir durum değildir. Yunan devleti kendi müftülerini değiştirmektedir. Bize düşen uyanık olmak ve çeyrek asırdır devam eden hak arama mücadelesinde oyuna gelmemektir. Bu konuda sizlere bir iki hususu hatırlatnak isterim:

1- Yunan devleti mitropolitlere yaş sınırı koymazken, müftülere 67 yaşını emeklilik yaşı olarak sınır getirmiş ve müftülük meselesini çözeceğim derken yine müftülüklerden çalmıştır.
2- Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı seçtiği müftüsünün tanınmasını beklemektedir. Tanıma olmaması durumunda halk müftüsünü seçmesini istemektedir. Bu seçim de Yunan devletinin belirleyeceği bir iki kişiyle değil, azınlığın tümü tarafından yapılmalıdır.
3- Müftülük kurumunun yetkileri dinimize, geleneğe ve adetlere uygun olan çalışma şekli değiştirilmeye çalışıldığı takdirde, azınlık insanının rahatsız edecek ve daha farklı sorunlar ortaya çıkacaktır. Onun için devlet eğer çözüm bulmak istiyorsa, bu meseleyi azınlıkla iştişare etmelidir. Müftülüğü bir devlet kurumu haline getirip dini bir kurum olmaktan çıkarmaya çalışmamalıdır. Nasıl ki mitropolitlerin dini bir ağırlığı varsa, aynı şekilde müftülerin de bir ağırlığı vardır ve biz bunun korunmasını istemekteyiz.

Sevgili Kardeşlerim,
Aramıza devletin yandaşları sızarak müftlük meselesini sulandırmaya çalışmaktadırlar. "Kim müftü olacak?" sorusuyla insanların kafalarını karıştırıyorlar. Bu oyuna gelmeyelim, bizim müftü sorunumuz yoktur, müftülük sorunumuz vardır. Azınlık müftüsünü seçmiştir. Gerekirse gene seçecektir. Ama bu sorunu kişilere indirirsek, meseleyi hafife almış oluruz.

12 sene önce yaptığımız müftülük seçiminden beri bu davaya sahip çıktık. Allah bu memleketlerde bir olmayı, iri olmayı, diri olmayı, davamıza sahip çıkmayı nasip etsin. Önemli olan Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığının kazanmasıdır. Önemli olan müftülük sorununun gerektiği şekilde halledilmesidir.

Bu vesileyle hepinizin Kurban bayramını kutlar, bu mübarek bayramın Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı ve tüm İslam alemi için birliğe, dirliğe, barış ve huzura vesile olmasını Yüce Mevla’dan niyaz ederim.


Ahmet METE
İskeçe Müftüsü