23-01-2025
Değerli Müslüman Türk Kardeşlerim!
İçinde bulunduğumuz mübarek üç aylara önem ve anlam
kazandıran gecelerden biri de Mi’rac gecesidir. Recep Ayının 27’nci gecesi olan
Mirac Kandilini, 26 Ocak 2025 Pazar akşamı idrak edeceğiz. Bizi bu
mübarek geceye ulaştıran Rabbimize hamdolsun der, Miracınızı tebrik ederim.
Bu gece, Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.)’in en
büyük mucizelerinden birisi İsrâ ve Mirac hadisesi meydana gelmiştir. Hicretten
bir yıl kadar önce bir gece Cebrâil (a.s.) Hz. Peygamber (s.a.s.)’i
"Burak" adı verilen ve mâhiyeti bilinmeyen binek üzerinde, Mekke’deki
Mescid-i Haram’dan alıp, Kudüs’teki Mescid-i Aksâ’ya götürdü. Peygamber
Efendimiz’e yaptırılan bu yolculuğun Kudüs’e kadar olan bölümü ki, buna "İsrâ"
denir. Kur’an-ı Kerim’de şöyle anlatılmaktadır:
"Bir gece, kendisine âyetlerimizden bir
kısmını gösterelim diye kulunu Mescid-i Haram’dan, çevresini mübârek
kıldığımız Mescid-i Aksâ’ya götüren Allah’ın şânı yücedir. O, gerçekten
işitendir, görendir." (İsrâ s. (17), âyet: 1)
İsradan sonraki
Mirac yolculuğunun Mescid-i Aksa’dan itibaren olan kısmı ile ilgili bilgileri
Hz. Peygamber’in hadislerinden öğreniyoruz.
Aziz Kardeşlerim!
Dünya imtihanının bir gereği olarak herkes bir kısım
sıkıntılarla karşı karşıya kalır. Bize örnek olması için Peygamber Efendimiz de
bir takım sıkıntılarla karşılaşmış, fakat hepsine göğüs germiştir. Bunlardan
iki tanesi onu derinden üzmüş ve bu olayların yaşandığı yıla “hüzün yılı”
denilmesine neden olmuştur. Peygamberimizin en büyük destekçisi olan eşi
Hazret-i Hatice ve onu koruyan amcası Ebu Talib’in kısa süre içerisinde vefat
etmeleri efendimizi son derece üzmüştür.
Peygamberimizin yeni bir umutla gittiği Taif’ten umduğunu bulamaması ve
oranın halkı tarafından büyük hakaretlere maruz kalması da onun sabrını
zorlayan olaylardan biri olmuştur. İşte böyle sıkıntılarla dolu bir dönemden
sonra Yüce Allah (c.c.) Peygamberini adeta teselli edercesine Mi’rac mucizesi
ile onurlandırmıştır. Peygamberimiz (s.a.v)’in, Yüce Allah’ın huzuruna
yükseldiği en manalı ve en büyük mucizelerden biri olan Mi’rac, Rasûlullah’ın
şahsında insanlığın önüne açılmış sınırsız bir yükseliş ufkudur. Bu yükseliş,
İslâm dininin temel direği ve mü’minlere bir Mi’rac hediyesi olarak sunulan
namazla gerçekleşir. Onun içindir ki namaz, mü’minin mi’racı olmuştur.
Mirac’ın ikinci
önemli sonucu, Bakara Sûresinin son iki âyetinin nazil oluşudur.
"Amenerrasûlü" diye anılan ve genellikle yatsı namazlarından sonra
mihrabiye olarak da okunan bu mübarek ayetlerle mü’minlerin inançlarındaki
sadakatleri ifade edilmektedir.
Mir’ac’ın üçüncü önemli sonucu ise, Hz.
Peygamber’in ümmetinden, Allah’a şirk koşanlar dışındakilerin
affedilebileceklerinin va’dedilmiş olmasıdır.
Değerli Kardeşlerim,
Yüce Allah, bu büyük hâdiseden bahseden İsrâ
Sûresinde, Hz. Peygamber (s.a.s.)’in şahsında bütün insanlığa ahlâk ve fazilet
prensiplerini bildirmiştir ki, bu esaslar, fert ve toplumun huzuru için
son derece önemlidir. Hele hele bu dönemde dünyamızı saran savaşlardan
insanların kurtuluşu bakımından daha da büyük önem kazanmaktadır. Bu prensipler
dikkatle incelendiğinde dinimizin insana ve bütün canlılara ne kadar önem
verdiği daha iyi anlaşılacaktır.
Bu âyetlerde bildirilen hakikatleri şöyle
özetleyebiliriz: Yalnız Allah’a
ibâdet etmeli, O’na hiçbir şeyi ortak koşmamalıyız. Anne-babaya itaat etmeli,
hısım akrabaya, fakir ve yoksullara, yolculara, gurbette kalmış kimselere
yardım etmeliyiz. İsraf ve cimrilikten sakınarak kazancı yerinde harcamalıyız.
Çocukları öldürmemeli, onlara gereken değeri, terbiyeyi vermeli ve en iyi bir
şekilde yetiştirmeliyiz. Toplumu ve aileyi temelinden sarsan zinaya ve ona
teşvik eden sebeplere yaklaşmamalıyız. İnsan hayatına saygı gösterilmeli,
haksız yere canlılara kıymamalıyız. Yetimlere iyi davranarak, onların haklarını
korumalıyız. Verilen sözde mutlaka durmalıyız, emanetlere riayet etmeliyiz.
Ölçü ve tartıda asla hile yapmamalıyız. Her söz ve davranışımızda doğruluğa
dikkat etmeli, kesinlikle yalandan sakınmalıyız. Bilinmeyen bir şeyin ardına
düşüp körü körüne onun peşinden gitmemeli, üzerimize aldığımız işleri
sorumluluk bilinci içersinde en iyi bir şekilde yapmalıyız. Yeryüzünde kibir ve
gururla yürümemeliyiz, çünkü Allah kibirli ve gurura kapılanları asla sevmez.
Mirac Kandilinin aydınlığını fırsat bilerek çeşitli
sebeplerle lekelenen kalplerimizi önce tövbe ve istiğfar ile temizlemeli,
sonra da Allah sevgisi ile doldurarak iyi bir kul, olgun bir mü’min olmaya
gayret göstermeliyiz. Fitne, fesat, gıybet ve iftira gibi, bizi birbirimize düşüren
kötülüklerden uzak durmalı, dargınlık ve kırgınlıkları ortadan kaldırarak
kucaklaşmalıyız. “İnsanların en hayırlısı, insanlara faydalı olanıdır”
prensibinden hareket ederek yaşadığımız çevrede topluma karşı olan
görevlerimizin bilincinde olarak üzerimize düşeni yapmaya gayret göstermeliyiz.
Değerli Kardeşlerim,
İhya edeceğimiz Mirac Kandilinde önümüzdeki Çarşamba
günü 37. Sene-i devriyesini anacağımız Batı Trakya Müslüman Türk tarihinde
altın harfler kaydedilen 29 Ocak 1988 Milli Direniş günümüzü anmadan geçemeyiz.
Hak ve hukuk ihlallerinin, baskı altında yaşamanın ne olduğunu biz Batı Trakya
Müslüman Türkleri çok iyi biliyoruz. Azınlık olarak bırakıldığımız 1923 Lozan
Antlaşmasıyla yıllar içinde aşamalı olarak haklarımız ihlal edildi. 1980’li
yıllardan sonra da milli ve dini kimliğimiz olan Türklük ve Müslümanlığımıza da
el atıldı. Türklüğümüz mahkeme kararıyla inkara gidildi. Vakıf mallarımız talan
edildi. Eğitim haklarımız kısıtlandı. Bütün bunlar bizi 29 Ocaklara
götürmüştür. İşte 29 Ocak 1988 bütün engellemelere rağmen Batı Trakya’nın her
yerinden onbinlerce Batı Trakya Türk’ü olarak
kimliğimizin inkârına karşı hep bir ağızdan “Biz
Türk’üz” diye haykırdığımız tarihtir.
Bugün de o günkü 29 Ocak ruhuyla hareket ederek
mücadelemize sımsıkı bir şekilde devam etmeli, bu milli direniş günümüzü
unutmamalı ve unutturmamalıyız. Bu vesileyle bize bu onurlu günümüzü kazandıran
büyüklerimizi rahmet ve minnetle anar, Allah’tan makamların yüce, mekânlarının
cennet olmasını niyaz ederim. 29 Ocak Milli Direniş Günümüz kutlu olsun.
Bu duygu ve düşüncelerle hepinizin Mi’rac Kandili’ni
tebrik ediyor, sağlık ve afiyet içerisinde daha nice kandillere bizi
ulaştırması için Yüce Rabbime niyaz ediyorum.
Mustafa TRAMPA
İskeçe Müftüsü