14-07-2021
Değerli Batı Trakyalı Müslüman Türk Kardeşlerim!
Allaha hamd-ü senalar olsun ki
mübarek bir Kurban Bayramına daha erişmiş olmanın mutluluğu içindeyiz.
Bayramlar, âyet-i kerimede buyrulan “Müminler ancak kardeştirler” (Hucurat, 9) emr-i ilâhisi etrafında gönüllerin kaynaştığı en mutlu ve huzurlu olmamız
gereken günlerdir. Milli ve manevi duygularımızın doruklara ulaştığı, akrabalık
bağlarımızı kuvvetlendirdiğimiz; komşuluk ilişkilerini tazelediğimiz, toplumsal
hayatı canlandıran; adeta bir gönül medeniyeti olan İslam’ın yoksulu gözetme,
öksüz ve yetimi sevindirme; muhtaç ve kimsesizlere yardım elimizi uzatıp;
onlarla sıkıntıyı paylaşma gibi değerlerimizi canlı tutan müstesna sevinç
günlerimizdir.
İslam’ın beş temel esaslarından
biri olan Hac ibadetinin de yerine getirildiği, arife günü yani 19 Temmuz
Pazartesi günü sabah namazından başlamak suretiyle bayramın dördüncü günü 23
Temmuz Cuma günü ikindi namazına kadar farzlardan sonra teşrik
tekbirlerin çekildiği ve mali bir ibadet olan kurban vecibesinin ifa
edildiği 20 Temmuz Salı günü ihya ettiğimiz mübarek Kurban Bayramını,
Batı Trakya Müslüman Türk Toplumu ve tüm İslâm Âlemi olarak huzur ve sükunet
içersinde geçirmeyi Cenab-ı Hak cümlemize nasip eylesin.
Aziz
Kardeşlerim,
Bayramlar,
Allah’ın bu ümmete bir hediyesi ve ikramıdır. Nitekim Enes b. Mâlik (r.a.)’dan
rivâyet olunduğuna göre o şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.s) Medine’ye
geldiklerinde, Medinelilerin eğlendikleri iki günleri vardı. Rasûlullah; Bu
günler nedir? diye sordu. Medineliler: Biz câhiliyet devrinden beri bu günlerde
eğleniriz, dediler. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.s) şöyle buyurdu: Şüphesiz
Allah size, o iki günün yerine daha hayırlı olan iki bayramı: Kurban bayramı
ile Ramazan bayramını vermiştir.”
Bayram günlerinde
erken kalkmak, yıkanmak, dişleri fırçalamak, hoş koku sürünmek, giyilmesi mubah
olan elbiselerden en güzel ve temizini giymek, Yüce Allah’ın nimetlerine şükür
için neşe ve sevinç göstermek, karşılaşılan mümin kardeşlere karşı güler yüz
göstermek, elden geldiği kadar fazla sadaka vermek, Bayram gecelerini ibadetle
geçirmek müstahab ve güzel bulunmuştur.
Bayram
namazından sonra ikinci olarak yapmamız gereken vazifemiz ise kurban kesmektir.
Efendimiz (s.a.s) de böyle yaptığı ve
ashabına da böyle yapması gerektiğini dile getirermiştir. Berâ b. Âzib
(r.a.)’dan şöyle rivayet edilmiştir: “Kurban bayramı namazında Peygamber
efendimizi hutbe okurken işittim. Şöyle diyordu: “Bugün ilk yapacağımız şey
bayram namazı kılmak, sonra dönüp kurbanlarımızı kesmektir. Kim böyle yaparsa
bizim sünnetimize uygun hareket etmiş olur.”
Kurban
Bayramında ibadet niyeti ile kurban kesmek, hür, mukîm (yolcu olmayan),
müslüman ve zengin kimseye vaciptir. Vacip olan kurban ibadeti, Hak yolunda
fedakârlığın bir nişanıdır. Allah’a itaatin, teslimiyetin ve verdiği nimetlere
karşı şükrün bir ifadesi olan kurban’dan maksat et yemek veya et yedirmek
değil, Allah’a yaklaşmaya bir vesile olmasıdır.
Bu konuda Allahu Tealâ, Hac
sûresinin 37. Ayetinde; “Fakat unutmayın ki onların ne etleri, ne de
kanları Allah’a ulaşır. O’na ulaşan tek şey kalplerinizdeki takvadır.” buyurarak, kurban ve diğer
bütün ibadetlerimiz için önemli olan samimi niyet ve takva olduğunu bildiriyor.
Bu da ibadet diye yaptığımız fiilleri örf-adet olmaktan çıkarıp, gerçek ibadete
dönüştürecek olan manadır. Deyim yerindeyse ibadetlerin ruhudur. İşte bu ruh,
kalpte Allah’a karşı oluşan hassasiyet yani takvadır.
Kurban, gerek fert gerekse toplum açısından çeşitli yararlar taşıyan malî
bir ibadettir. Kişi kurban kesmekle Allah’ın emrine boyun eğmiş ve kulluk
bilincini koruduğunu canlı bir biçimde ortaya koymuş olur. Müminler her kurban
kesiminde Hz. İbrâhim ile oğlu İsmâil’in Cenâb-ı Hakk’ın buyruğuna mutlak itaat
konusunda verdikleri başarılı sınavın hâtırasını tazelemiş ve kendilerinin de
benzeri bir itaate hazır olduğunu simgesel davranışla göstermiş olmaktadır.
Değerli
Kardeşlerim,
Bayramlar sevinçlerin
paylaşıldığı, gönüllerin coştuğu, küskünlerin barışıp kalplerin yumuşadığı,
akraba ve komşuların ziyaret edildiği, öksüz ve yetimlerin sevindirildiği,
misafirlerin tebessümle karşılandığı, ikramların yapıldığı mutlu günlerdir.
Bayram günlerini, günahların
bağışlanması için bir fırsat olarak değerlendirelim. Büyüklerimizi mümkünse
ziyaret ederek, değilse telefonla arayarak onların dualarını alalım. Akraba,
komşu ve dost ziyaretlerini gerçekleştirelim. Birlik ve beraberliği sağlamak
için aramızdaki küskünleri barıştıralım. Çocuklara göstereceğimiz sevgi ile
bayram havasını yaşatalım. Fakir ve yoksullara kestiğimiz kurbanlardan pay
ayırarak yardım etmek suretiyle onları sevindirelim. Ahirete irtihal etmiş
büyüklerimizi, yakınlarımızı, tanıdıklarımızı ve bütün inananları hayırla yad
edelim.
Sevgili Kardeşlerim,
İnsanlık zor bir dönemden
geçiyor. Bu sıkıntılı dönemi atlatabilmek için her zamankinden çok birbirimize
ketenlenmeli ve desteklenmeliyiz. Unutmayalım ki, bizim adımız; Hasan, Ahmet
Ayşe’dir. Allah tarafından kardeş ilan edildik. Kardeşler birbirini sever,
sayar ve hürmet eder. Birbirlerini gözetir, kollar ve yardımcı olur. Tarih
içinde baktığımız zaman, kardeşini satanlar hüsrana uğramıştır. Mezara ne
olursa olsun yine de bizleri Müslüman Türk kardeşlerimiz koyacaktır. İşte bu
güzel bayram günleri bu kardeşlik duygularımızı canlı tutmak, birlik ve
beraberliğimizi pekiştirmek için en uygun zaman dilimidir. Kardeşliğimizin ve
birliğimizin devamı için bu sevinçli günlerde iyi değerlendirelim.
Bu vesileyle hepinizin Kurban bayramını kutlar, bu mübarek bayramın
Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı ve tüm İslâm âlemi için birliğe, dirliğe,
barış ve huzura vesile olmasını Yüce Mevla’dan niyaz ederim.
Ahmet METE
İskeçe Müftüsü