19-03-2022
Sevgili kardeşlerim,
Çarşamba sabahı uyandığımızda çok garip bir haber aldık. Dediler ki, ‘Horozlu
mezarlığını iş makineleriyle basmışlar, içinde korunmaya alınmış, sağa sola
konmuş olan mezar taşları ve mezarlıkla alâkalı her ne varsa kamyonlara yüklenerek
çöpe atılmaktadır’. İlk olarak, acil eylem planı doğrultusunda; vekillerimiz ve
avukatlarımızla Müftülükte toplandık. Toplantı sonucunda, iki millet vekilimiz önce
savcıya gidip suç duyurusunda bulundular, akabinde mezarlığa giderek insanlık
dışı manzarayı yerinde incelediler. Ardından da Belediye’ye giderek olaya tepkilerini
koydular. Biz de bölgede olan en yakın köylerden mütevelli
heyetini oluşturmak için çalışma yaptık ve mütevelli heyetini oluşturuyoruz.
Meseleyle ilgili itirazlar yapılacaktır. Belirtmemiz gerekir ki, Horozlu mezarlığının
önceki senelerden bir mazisi vardır. Bu mezarlığın temizlenmesi için Gürhan
Ömeroğlu arkadaşımız bize müracaatta bulundu. Bize yaptığı müracaatın yanında,
askeriyeye ve belediyeye müracaat edip onay aldı. Fakat takdir edersiniz ki, o
günlerde hava şartları olumsuz olduğundan 15 dönümlük bir mezarlığın
temizlenmesi için epey zor görünüyordu. Mezerlığın temizlenme çalışmaları
yapılırken bir iki ay gibi bir zaman geçti. Bulustra Belediyesinden bir gün
dediler ki, ‘Biz bu çalılıkları toplayıp atalım, sizden de imamlar gelsin, mezar
taşlarını koruma altına alalım ve zarar yapmayalım.’ Böyle de bir çalışma
yapıldı. Bu vesileyle, Belediye’nin yardımıyla mezarlığın temizlenmesi ve mezar
taşlarının koruma altına alındığı bir çalışma yürütüldü. Horozlu’nun civar
köylerindeki imam arkadaşlarımız sabah akşam nöbet tutup mezarlığın talan
edilmemesi için gereken hassasiyeti gösterdiler. Neticede yapılan bu çalışmalar
istediğimiz gibi mi oldu? Hayır. Kimse sonradan bu gibi delice hareketlerin
geleceğini tahmin edemiyordu. Tabii ki, bu olaydan sonra şimdi hukuki olarak ne
yapmamız gerektiğinin takibini yapıyoruz.
Biz bu memlekette hristiyan ve müslüman olarak beraber yaşayan iki
toplumuz. Her zaman bizler hristiyan mezarlığına saygı duyan, kiliseye saygı
duyan, hristiyan cenazesine saygı duyan insanlarız. Aynısını hristiyanlardan da
görüyoruz.
Muhalefet parti başkanlarının yaptığı açıklamalarının Belediye
Başkanı’nın yapmış olduğu bu saçmalığın ne kadar yanlış olduğunu göstermektedir.
Bu vesileyle, şahsım ve toplumum adına tepki gösteren başta Belediye Başkan
adaylarını ve bunun takibini yapan basın yayın organlarını tebrik ediyorum ve
teşekkür ediyorum.
Aslında bu olaylar bizi canlı tutmalıdır. Zira, bu kişi bugün Horozlu
mezarlığında böyle bir çirkin muameleye giriştiğine göre, yarın Hemetli Camii’ne
gelir ve camiyi yıkmak ister.
Peki azınlık olarak biz ne yapabiliriz? Bu insanlar bu saçmalıkları
yaparken devleti arkasına mı alıyor? Ya da kimleri arkasına alıyor da azınlığın
ne ölüsüne ne dirisine saygı gösteriyor?
İşin enteresan tarafı, bu şahıs bunu yaparken, danışmanları, yardımcıları ve
meclis üyelerinin yarısı bizim insanlardandır. Peki bunları seçenler kim? Bunları
seçenler bizim insanlardır. Öyleyse ben hiç kimseyi kışkırtmadan, gayet doğal
ve net bir şeyi söylüyorum: İster hristiyan ister müslüman olsun, ister azınlıkla
ister çoğunlukla uğraşsın, eğer insanların dini inançlarıyla, dini değerleriyle,
çoluk çocuğuyla, namusuyla, geleceğiyle ve ibadethaneleriyle uğraşırsa biz
topyekün onların karşısında olmalıyız. Bu toplumda beraber yaşamayı, iki farklı
inançta dahi olsak kıyamete kadar bu şekilde yaşam sürdürmeyi düşünüyorsak; hristiyan
mensuplarının kutsal değerlerine karşı yapılan herhangi saldırı için bana ne
diyemeyiz. Aynı şekilde müslümanların kutsalına yapılan saldırı için de kimse
bana ne dememelidir.
İşte bu yüzden sevgili kardeşlerim, azınlık olarak biz bir beklentinin
içerisindeyiz:
·
İlk
olarak, Bulustra Belediye Başkanı bu durumdan dolayı özür dilemeli, yaptığı
edepsizlikten vazgeçmeli ve talan ettiği mezarlığı -madem ki kendisi yazdırmış-
vakfa iade etmelidir. Şu anda vakıf heyetimiz kurulmuştur.
·
İkincisi,
kendisine danışmanlık yapan, yardımcılık yapan ve seçilmiş meclis üyelerinin derhal istifa etmelerini bekliyoruz. Yoksa aynı
vebal onların sırtında olmuş olur. Sözkonusu mezarlıkta dedelerimizin, annelerimizin,
belki de dokuz aylık gebe kadınların ve iki üç aylık bebeklerin defnedildiği bu
eski tarihimizin vebali onların boynuna olmuş olur.
·
Üçüncüsü,
bu tip ırkçı insanlara seçim zamanında oyumuzu vermeyeceğiz. Eğer azınlık bir
olmak istiyorsa, güç olmak istiyorsa, değer kazanmak istiyorsa ve birbirimize
değer vermek istiyorsak ırkçılara oy kullanmayacağız. Bu toplumu bölmek isteyenlere
ve bu topluma yanlış yapanlara oyumuzu vermeyeceğiz. Bu insanların bir daha
iktidara gelip, ölümüzle dirimizle uğraşmasını, camimizle kilisemizle
uğraşmasına engel olacağız. Bu bizim elimizdedir. Hiç kimse bir oydan ne olur
dememelidir. Bir oy çok iş yapar. Sözkonusu kişiler seçim zamanı gelince, bizim
insanları en üst derecede istismar edip dalga geçmektedirler. Sözkonusu
istismarlar hem azınlığın hem çoğunluğun içinde de gözlemlenmektedir. Biz artık
buna bir ‘dur’ bir ‘hayır’ demenin zamanını yakalamalı ve bunun usulünü bulmalıyız.
Eskiden köylerimizde müdürler, öğretmenler ve imamlar olurdu. İnsanlar onlardan
fikir alırdı. Artık bugün bu durum tersine dönmüş olup fikir alınması gereken
insanlara fikir verir olduk. Onların fikirlerini, onların tecrübelerini
önemsemiyor ve herşeyi siyaset olarak addediyoruz. ‘Benim partime uymuyorsa
doğrular da yanlıştır’ şeklinde düşünüyoruz. Bu tutumlar toplumumuzun felâketi
olacaktır.
Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Mezarlığın
talan edilmesini lânetliyorum. Sayın Belediye Başkanı’nın bir an evvel bu hatasından
vazgeçmesini, kendisine destek vermiş ve kendisiyle birlikte mesai yapan
arkadaşların da durumlarını gözden geçirmelerini temenni ediyorum. Şimdiden
hepinizin Ramazan ayını tebrik ediyorum.
Ahmet METE
İskeçe Müftüsü