12-06-2015
Saygı Değer Müslüman Türk Kardeşlerim,
Allahü Teâlâ’nın bize lütfettiği mübarek Ramazan Ayı’na kavuşmanın büyük sevinç ve heyecanını yaşıyoruz. Ramazan Ayı onbir ayın sultanı olup insanlığı karanlıktan aydınlığa ve delâletten hidayete kavuşturan Kur’an-ı Kerim’in indiği aydır. Ramazan Ayı, Allah Teâlâ’nın müminlere büyük bir ihsanıdır. Çünkü ramazan ayı; Kur’an, oruç, iyilik ve güzellik ayıdır. Tövbelerin, duaların, hayır ve hasenatın kabul olunduğu mübarek bir aydır.
Ramazan, kelime olarak yüksek dereceli sıcaklık veya güneşin şiddetli hararetiyle yerin ve taşların ısınması ve kızması anlamlarına gelmektedir. Bu ayda, tutulan orucun verdiği açlık ve susuzlukla yanma veya oruçla günahların yanıp silinmesinden dolayı yakma anlamı ile ilgili olarak Ramazan adı verilmiştir. Bazı âlimlere göre ise; ramazan, Yüce Allah’ın isimlerinden biridir ki, Allah’ın af ve mağfiretiyle günahların yanıp yok olması demektir. Kur’an-ı Kerim’de ve hadis-i şeriflerde adı geçen ramazan, hicri takvimin dokuzuncu ayıdır. Bu yıl Ramazan ayı 18 Haziran 2015 Perşembe günü başlıyor. İlk teravih 17 Haziran Çarşamba akşamı kılınacak ve bu gece sahura kalkılacak. Ramazan, eşsiz faziletlerle dolu çok şerefli bir aydır. Ramazan ayı önemini, Kur’an-ı Kerim’den almıştır. Çünkü kalplere nur, gönüllere şifa, müminlere rahmet ve bütün insanlığa hidayet olan Kur’an-ı Kerim, bu ay içerisinde bulunan Kadir Gece’sinde indirilmeye başlanmıştır.
Cenâb-ı Hak Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır: “Ramazan ayı ki insanları kurtuluş yoluna götüren, doğruyu yanlıştan ayıran Kur’an’ın indiği aydır. Onun için sizden her kim bu aya erişirse oruç tutsun.” (Bakara, 185)
Değerli Kardeşlerim,
Ramazan ayı, oruç ayıdır. Allah Teâlâ, mü’minlere bu ayda oruç tutmayı emretmiştir, yani farz kılmıştır. Yüce Mevla’mız, Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmuştur: “Ey iman edenler! Oruç sizden önce gelip geçmiş ümmetlere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki (oruç tutmak suretiyle kötülüklerden) korunursunuz.” (Bakara 183)
Peygamberimiz (s.a.s.) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyuruyor: “Ramazan ayı girdiği zaman cennetin kapıları açılır, cehennemin kapıları kapanır ve şeytanlar da zincire vurulur.”
Başka bir hadi-i şeriflerinde de şöyle buyuruyor: “Kim ramazan ayını, sevabına inanarak ve bunu elde etmek niyetiyle namazla, oruçla ihya ederse geçmiş günahları affedilir.”
Görülüyor ki; Cennet kapılarının açıldığı, Cehennem kapılarının kapandığı ve şeytanların zincirlere vurulduğu bu ay müminler için oruç ayıdır. Bu sebeple, Müslüman bu ayda orucunu tutacaktır. Zira oruç sadece aç ve susuz kalmak değil, kalbin Allah’a açılması, hayata Allah’ın emrettiği şekilde bakılmasıdır. Bu ayın faziletiyle ilgili olarak Peygamberimiz şöyle açıklıyor: “Bu ay, sabır ayıdır. Sabredenin gideceği yer Cennettir. Bu ay, iyi geçinme ayıdır. Bu ayda müminlerin rızkı artar. Bir kimse bu ayda bir oruçluya iftar verirse, günahları affolur. Hak Teâlâ, onu Cehennem ateşinden azat eder. O oruçlunun sevabı kadar, ona sevap verilir.” Eshâb-ı Kirâm, “Yâ Resûlallah! Her birimiz, bir oruçluya iftar verecek, onu doyuracak kadar zengin değiliz.” deyince, Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki: “Bir hurma ile iftar verene de, yalnız su ile oruç açtırana da, biraz süt ikram edene de, bu sevap verilecektir. Bu ay öyle bir aydır ki, ilk günleri rahmet, ortası af ve mağfiret ve sonu Cehennemden azat olmaktır. Bu ayda, emri altında olanların vazifesini hafifletenleri, Allahü Teâlâ affedip, Cehennem ateşinden kurtarır.
Bu ayda 4 şeyi çok yapınız! Bunun ikisini Allahü Tealâ çok sever. Bunlar, kelime-i şehâdet söylemek ve istiğfar etmektir. İkisini de zaten her zaman yapmanız lâzımdır. Bunlar da Allahü Tealâdan Cenneti istemek ve Cehennem ateşinden O’na sığınmaktır. Bu ayda, bir oruçluya su veren bir kimse, kıyâmet günü susuz kalmayacaktır.”
Mübarek Ramazan Ayı; tutulan oruçlarla, kılınan teravih namazlarıyla, sahurdaki güzellikleriyle, mukabelelerde okunan Kur’an-ı Kerîm tilavetleriyle, hatimleriyle, vaazlarla, sahurdan evvel kalkıp kılınan teheccüd namazlarıyla, iftar anının heyecanıyla, Kadir gecesindeki manevi coşkusuyla, hayır ve hasenatıyla, fitre ve zêkatıyla, bayram sabahı neşesiyle yaşadığımız bir ömrün hasat vaktidir Bu mübarek ay, gönüllerin yumuşadığı, şeytanların zincirlendiği, nefislerin kırıldığı ve insanların insanî duygularının en yükseğe çıktığı bir aydır. Hz. Peygamber bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmakatdır: “Eğer kullar Ramazan ayındaki üstünlükleri bilselerdi bütün senenin Ramazan olmasını isterlerdi.”
Aziz Soydaşlarım,
Ramazan, canlanmadır. Ramazan yenilenmedir. Ramazan; birlik, beraberlik ve kardeşliktir. Ramazan, yanımızdakileri anlamaktır. Ramazan uzağımızda olanları hatırlamaktır. Ramazan, fakirin gönlüne girmektir. Ramazan, hatalardan vazgeçip hidayet yolunda kambursuz ilerlemektir. Ramazan, Allah’ın rızası için candan, yürekten Allah’a ulaşma arzusudur. Ramazan, kin ve nefretten beri olmaktır. Ramazan, kendimizi dev aynada görmeden şeytani oyunlardan uzak olmaktır. Ramazan, şeytanın istilâ ettiği gönüllerin ilâhi aşk ve sevgiyle dolmasıdır.
Öyleyse Değerli Kardeşlerim,
Gelin bu mübarek Ramazan ayının manevi coşkusunu hep beraber yaşayalım ve yaşatalım. Büyüklerimizi hoşnut edip ziyaret edelim. Sohbetlerine katılalım, hem tecrüblerinden istifade edelim hem de onların yalnız olmadıklarını hissettirelim. Küçükleri sevelim ve sevindirelim. Anne-babalarımızın ellerini öpelim. Birlik ve beraberlik içinde teravihlerimizi kılalım, oruçlarımızı tutalım ve en önemlisi kulluğumuzu kuvvetlendirelim.
Hayatın aldatıcı olduğunu unutmadan bu güzel fırsatları iyi değerlendirelim. Bayram sabahına Ramazan içinde yaptığımız ibadetlerin çokluğu ve Rabbimizin bizleri affı ile inşallah kavuşalım.
Aziz Soydaşlarım,
Zaman geçiyor, ömrümüz her geçen gün tükeniyor. Dünyadaki ve yaşadığımız ülkemizdeki durumlar hiç de iç açıcı değil. Çıkarlar uğruna insanlar öldürülüyor veya haksızlıklara uğratılıyor. Zenginler aşırı harcamalar yaparken fakirler bir lokma ekmeğe muhtaç ölüyor. İslâm âlemindeki kargaşalar son bulmuyor. Biz Batı Trakya Müslüman Türk’ünün kangren olmuş sorunlarında hiç bir iyileşme olmuyor. Devlet, okullarımızda istediği gibi hareket ediyor istediği gibi keyfi uygulamaları sürdürüyor. Türkiye’den öğretmen çok az hariç getirilemiyor. Çeyrek asırdır devam eden müftülük sorununa çözüm getirilmiyor, Vakıf mallarımız Lozan Antlaşmasına göre işletilemiyor, zaten çoğu da talan edilmiş durumda. Milli kimliğimiz olan Türklüğümüz inkâr ediliyor.
Bu duygu ve düşüncelerle hepinizin Ramazan ayını, Kadir gecesini ve ardından Ramazan Bayramını tebrik eder, Cenâb-ı Hak’tan sağlık huzur ve bereketli bir ömür niyaz ederim. Allah bizi daha nice Ramazanlara, Bayramlara eriştirsin.
Ahmet METE
İskeçe Müftüsü