21-09-2015
Değerli Batı Trakyalı Müslüman Türk Kardeşlerim!
İslâm alemi olarak önümüzdeki Perşembe günü 24 Eylül 2015 tarihinde bir Kurban Bayramına daha kavuşmuş olmanın heyecan ve coşkusunu yaşıyoruz. Bizi tekrar böyle bir bayrama kavuşturan Rabbimize hamd olsun.
İslam’ın beş temel esaslarından biri olan Hac ibadetinin de yerine getirildiği, arife günü yani Çarşamba günü sabah namazından başlamak suretiyle bayramın dördüncü günü ikindi namazına kadar farzlardan sonra teşrik tekbirlerin çekildiği ve mali bir ibadet olan kurban vecibesinin ifa edildiği bu mübarek bayramı, Batı Trakya Müslüman Türk Toplumu ve tüm İslâm Âlemi olarak huzur ve sükunet içersinde geçirmeyi Cenab-ı Hak cümlemize nasip eylesin.
Aziz Kardeşlerim,
Bayramlarda her Müslüman’ın ilk yapması gereken işlerden biri bayram namazı kılmaktır. Bayram namazı hicretin ikinci senesinde meşru kılınmıştır. Biz Hanefilere göre; Kendisine cuma namazı farz olan kişinin, bayram namazı kılması vaciptir. Bayram namazı camide cemaatle kılınır. Tek kılınmaz. İki rekât olan bayram namazında ezan okunmaz, kamet getirilmez.
Bayramlar, Allah’ın bu ümmete birer hediyesi ve ikramıdır. Nitekim Enes b. Mâlik (r.a.)’dan rivâyet olunduğuna göre o şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.s) Medine’ye geldiklerinde, Medinelilerin eğlendikleri iki günleri vardı. Rasûlullah; Bu günler nedir? diye sordu. Medineliler: Biz câhiliyet devrinden beri bu günlerde eğleniriz, dediler. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.s) şöyle buyurdu: Şüphesiz Allah size, o iki günün yerine daha hayırlı olan iki bayramı: Kurban bayramı ile Ramazan bayramını vermiştir.”
Bayram günlerinde erken kalkmak, yıkanmak, dişleri fırçalamak, hoş koku sürünmek, giyilmesi mubah olan elbiselerden en güzel ve temizini giymek, Yüce Allah’ın nimetlerine şükür için neşe ve sevinç göstermek, karşılaşılan mümin kardeşlere karşı güler yüz göstermek, elden geldiği kadar fazla sadaka vermek, Bayram gecelerini ibadetle geçirmek müstahab ve güzel bulunmuştur.
Aziz Kardeşlerim,
Bayram namazından sonra ikinci olarak yapmamız gereken vazifemiz ise kurban kesmektir. Efendimiz (s.a.s) de böyle yaptığı ve ashabına da böyle yapması gerektiğini dile getirerek şöyle buyurmuştur: Berâ b. Âzib (r.a.)’dan şöyle rivayet edilmiştir:
“Kurban bayramı namazında Peygamber efendimizi hutbe okurken işittim. Şöyle diyordu: “Bugün ilk yapacağımız şey bayram namazı kılmak, sonra dönüp kurbanlarımızı kesmektir. Kim böyle yaparsa bizim sünnetimize uygun hareket etmiş olur.”
Kurban Bayramında ibadet niyeti ile kurban kesmek, hür, mukîm (yolcu olmayan), müslüman ve zengin kimseye vaciptir. Vacip olan kurban görevi, Hak yolunda fedakârlığın bir nişanıdır. Allah’a itaatin, teslimiyetin ve verdiği nimetlere karşı şükrün bir ifadesi olan kurban’dan maksat et yemek veya et yedirmek değil, Allah’a yaklaşmaya bir vesile olmasıdır.
Bu konuda Allahu Tealâ, Hac sûresinin 37. Ayetinde; “Fakat unutmayın ki onların ne etleri, ne de kanları Allah’a ulaşır. O’na ulaşan tek şey kalplerinizdeki takvadır.” buyurarak, kurban ve diğer bütün ibadetlerimiz için önemli olan samimi niyet ve takva olduğunu bildiriyor. Bu da ibadet diye yaptığımız fiilleri örf-adet olmaktan çıkarıp, gerçek ibadete dönüştürecek olan manadır. Deyim yerindeyse ibadetlerin ruhudur. İşte bu ruh, kalpte Allah’a karşı oluşan hassasiyet yani takvadır.
Kurban, gerek fert gerekse toplum açısından çeşitli yararlar taşıyan malî bir ibadettir. Kişi kurban kesmekle Allah’ın emrine boyun eğmiş ve kulluk bilincini koruduğunu canlı bir biçimde ortaya koymuş olur. Müminler her kurban kesiminde Hz. İbrâhim ile oğlu İsmâil’in Cenâb-ı Hakk’ın buyruğuna mutlak itaat konusunda verdikleri başarılı sınavın hâtırasını tazelemiş ve kendilerinin de benzeri bir itaate hazır olduğunu simgesel davranışla göstermiş olmaktadır.
Değerli Kardeşlerim,
Kurban bayramının bir özelliği de Hac ibadetinin bu günlerde yapılmış olmasıdır. Öyle ki, dünyanın her yerinden farklı ırk ve dillere mensup milyonlarca Müslümanın haccetmek niyetiyle bir araya gelerek oluşturdukları tablo, bayramın değerini ortaya koyan bir başka muhteşem manzaradır. Hacca giden kardeşlerimizin hacları mebrur olarak sağ salim evlerine dönmelerini Cenâb-ı Hak nasip ve müyesser eylesin.
Bayramlar sevinçlerin paylaşıldığı, gönüllerin coştuğu, küskünlerin barışıp kalplerin yumuşadığı, akraba ve komşuların ziyaret edildiği, öksüz ve yetimlerin sevindirildiği, misafirlerin tebessümle karşılandığı, ikramların yapıldığı mutlu günlerdir.
Bayram günlerini, günahların bağışlanması için bir fırsat olarak değerlendirelim. Büyüklerimizi mümkünse ziyaret ederek, değilse telefonla arayarak onların dualarını alalım. Akraba, komşu ve dost ziyaretlerini gerçekleştirelim. Birlik ve beraberliği sağlamak için aramızdaki küskünleri barıştıralım. Çocuklara göstereceğimiz sevgi ile bayram havasını yaşatalım. Fakir ve yoksullara kestiğimiz kurbanlardan pay ayırarak yardım etmek suretiyle onları sevindirelim. Ahirete irtihal etmiş büyüklerimizi, yakınlarımızı, tanıdıklarımızı ve bütün inananları hayırla yad edelim.
Sevgili Kardeşlerim,
Öncelikle kestiğimiz kurbanların kabulünü ve bizleri Allah’a yaklaştırmasını dolayısıyla hakiki kul olma yolunda vesile olmasını Yüce Rabbimden niyâz ederim. Allah sevdiklerinizle beraber daha nice bayramlara eriştirir inşallah.
Çok Değerli Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı Mensupları,
Allah’ımıza hamd-ü senalar olsun ki yine büyük bir imtihandan geçtik ve birlik, beraberlik, kardeşlik içersinde bu imtihanı kazandık. Batı Trakya Mülsüman Türk’ü, üzerinde kirli elleriyle, emelleriyle oyun oynayanlara güzel bir sille vurmuş, azınlığın gücünü ortaya çıkarmıştır.
Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı dürüst, doğru, çalışakan ve devletine sadık bir azınlıktır. Göstermiş olduğunuz bu olgunluk ve birlikten dolayı sizleri ayrıca tebrik ederim. Yeni kurulacak olan hükümet, bu tabloyu iyi görmeli ve seçilen vekillerimizin fikirlerini isteklerini dikkate almalıdır. Yeni hükümete de başarılar diler, çalışmalarında, azınlığa karşı uygulanan haksızlıkların düzeltilmesi için hamlelerde bulunmalarını beklediğimizi bir daha vurgulamak isterim.
Sevgili Kardeşlerim,
Yunanistan ekonomisi çöktüğü gibi, azınlık üzerindeki yanlış politikaları da çökmüştür. Ama her çöküşten ders çıkarmak herkes için önemlidir. 240 imam yasası hala dayatılmaya çalışılmakta ve ekonomik krizde batmış olan devletimize ağır yükler yüklenmeye devam edilmektedir. Kliselerde papaz eksikliği varken Batı Trakya camilerinde imamlara da ihtiyaç yokken devletin yanlış politikalarıyla camilerimize dayatılarak zorla imam atanmaktadır. Kliseler ise papazsız durmaktadır.
Bu oyunları güzel görmek ve dik durmak bizim üzerimize bir vazifedir. Bedava imam hoş gelebilir, ama sonu acı olacaktır. Verdiğimiz imam hakkı, minarelerdeki ezanın okunması için, Allah isminin duyurulması içindir. Olmayacak yerlere para harcarken sızlamayan yürek, eğer ezan için sızlar ve 30 – 40 Euro veremezse bunun vebali, hesabı çok ağır olacaktır.
Sevgili Kardeşlerim,
Camilerimize sahip çıkın, ezanlara, imamlara sahip çıkın. Zaten tutunacak başka dalımız da kalmadı. Okullarımız elimizden çıktı, camilerimiz de devlet kontrolüne geçerse halimiz perişan olur. Çünkü ilerde olabilecek müftülük seçimiminde devlet kendi imamlarına yaptırmayı planlamaktadır. Bunlar gerçekleşirse zaten islâm ve müslümanlık Rodos misali kâğıtta kalacaktır.
İmamlar yasası altında devletten para alan ve bu memlekette zarar getiren, ezanın, Kur’anın dinmesi için karanlık güçlere hizmet edenler de bilmeldir ki, yedikleri haram ve yaptıkları büyük günahtır. Hesabı zor olacaktır. Onlar bu yanlış yoldan vazgeçmedikleri sürece ne tarih affedecek, ne de Allah asla affetmeyecektir. Bu nedenle, bütün 10 milyon ülke insanının hakkını yiyen bu kişiler, devleti zarara uğratmamaları ve haramdan kurtulmaları için bir an önce bu yanlıştan dönmelerini özellikle hatırlatmaktayız. Çünkü unutmasınlar ki, bu yanlış tutumları sadece kendilerine değil, çocuklarına da zarar verecektir. Topluma verdikleri zararları ise burada zikretmeye gerek yoktur.
Değerli Kardeşlerim,
Yeni eğitim öğretim yılının da hayırlara vesile olmasını diliyorum. Her zaman hatırlattığımız gibi yine hatırlatıyoruz, yunanca olarak verilen din dersleri mecburi değildir. Veliler okul idaresine; “ben çocuğumun yunanca din dersine girmesini istemiyorum” şeklinde bir dilekçe verirse, çocuk o dersten muaf tutulacaktır.
Sevgili Kardeşlerim,
Allah için, Kur’an için, ezan için kendinize dikkat edin ve kıyamete kadar bu topraklarda Müslüman Türk kalmak için uyanık olun. Allah yar ve yardımcımız olsun.
Bu vesileyle hepinizin Kurban bayramını kutlar, bu mübarek bayramın Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı ve tüm İslâm âlemi için birliğe, dirliğe, barış ve huzura vesile olmasını Yüce Mevla’dan niyaz ederim.
Ahmet METE
İskeçe Müftüsü