06-03-2019
Çok kıymetli Müslüman Türk Kardeşlerim,
Allah’a şükürler olsun ki, İslam dinine gönülden bağlı Yüce milletimizin "üç aylar" diyerek özel kıymet verdiği Recep, Şaban ve Ramazan aylarının başlangıcına ulaşmış bulunuyoruz. Önümüzdeki 8 Mart Cuma günü üç ayların başlangıcı olan Recep ayının birinci günüdür. Bu ayının ilk Perşembesini Cuma gününe bağlayan gece de Regaip Kandili’dir. Buna göre, Regaip Kandilini 7 Mart Perşembe akşamı ihya etmiş olacağız. Hepimiz için hayırlara vesile olmasını Yüce Rabbimden niyaz ederim.
Regaip, elde edilmesi arzu edilen değerler demektir. Bu mübarek gecede, Yüce Mevla kullarına bol bol rahmet ve hibede bulunduğu için bu adı almıştır.
Aziz Kardeşlerim,
Regaip gecesinin içinde bulunduğu Recep ayı, "Üç Aylar" olarak anılan rahmeti, bereketi ve mağfireti bol olan manevi bir ticaret mevsimine girişimizin habercisidir. Rasulullah Efendimiz (sav) üç aylara kavuştuğu zaman şöyle dua etmiştir:
"Allahım Recep ve Şaban aylarını hakkımızda hayırlı ve mübarek kıl, bizi Ramazan ayına ulaştır."
Yine Resul-ü Ekrem Efendimiz başka bir hadis-i şeriflerinde;
"Recep Allahın, Şaban benim, Ramazan da ümmetimin ayıdır" buyurmuşlardır.
Aziz Kardeşlerim,
Mübarek Regaib Kandilini ihya ederken, ruhi yönden kendimizi hazırlamamız gerekir. Bu anlamda, öncelikle nefis muhasebelerimizi yapmalı ve özümüze dönerek öz eleştiride bulunmalıyız. Bir yıl boyunca hayır ve şerler adına neler yaptık? Düşünmeli ve hayır adına yapmış olduğumuz şeylerden dolayı Cenab-ı Hakk’a hamd ve şükürlerimizi sunmalı; yapılan şerler için de tevbe ve istiğfarda bulunmalıyız. Gelecek günlerin planlamasını yaparak bundan sonraki hayatımızı daha iyi değerlendirecek adımlar atmalıyız. İnsanlığa akl-ı selimin hakim olması ve dünyada akan kan ve gözyaşının sona ermesi için dualar etmeliyiz. Hergün artan ahlaksızlık ve edepsizlik buhranından topyekün kurtulmak için, nefsimizden başlayarak, gücümüz nisbetinde herkesin bu kötü gidişata dur diyecek mücadele ve mücahede azmine ulaşmasına destek vermeliyiz. Toplumların, arsızlık, ahlaksızlık, haksızlık, hırsızlık, yolsuzluk, kin ve intikam duygularıyla hareket etmemesi; merhamet ve sevgisinin yaygın hale gelmesi için örnek oluşturacak faaliyetlere kendimizi hazırlamalıyız. Özellikle azınlık olarak yaşayan Batı Trakya Müslüman Türk Toplumu olarak bizlerin, birlik ve beraberlik ruhu içinde kardeşlik ve sevgi duygusuyla birbirimizle kenetlemeliyiz. Anne ve babamıza, yakınlarımıza sevgiyle ve iyilikle yaklaşmalıyız. Gönlümüzü bulandıran haset, kin, düşmanlık, haksızlık ve zulüm çamuruna bulaşmaktan sakınmalıyız. Gönüllerimizde iyilik, fazilet ve bilgi ışığını yakmalıyız. Kalplerimiz bu güzel duygularla dolsun.
Değerli Kardeşlerim,
Teknoloji çağında kendimize, ailemize, çocuklarımıza çok dikkat etmeliyiz. İnsanları doyumsuz yapmaya çalışan şeytan ve askerleri, aile yapısını yok etmek için çeşitli hile ve tuzaklarla elinden geleni yapmaktadır. Aile yapısı çok önemlidir. Eşler birbirine sevgi, saygı ve sadakat duymalıdır. Hayatta gelen zorluklara karşı sabırla birlikte göğüs germelidir. Evlatlarına karşı önem vermeli, onları en iyi bir şekilde yetiştirmeye çalışmalıdır. Evlatlarımıza düşman gibi değil, ciğerparemiz gibi muamele etmeliyiz.
Kısacası; Batı Trakya’da Müslüman Türk olarak varlığımızı devam ettirmemiz için birlik ve kardeşlik duyguları içinde olmak çok önemlidir. Ama bu birlik ve kardeşlik sözde değil, özde olmalıdır. Geleceğimizin teminatı olan çocuklarımıza da sahip çıkmalı, onları millî ve dinî hasletlerine uygun bir şekilde yetiştirmeliyiz.
Sevgili Kardeşlerim,
Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı var olma mücadelemiz devam etmektedir ve edecektir. İçinde yaşadığımız Yunanistan devleti de bizleri asimile etmek; dinimiz olan Müslümanlığımızı ve milli kimliğimiz olan Türklüğümüzü yok etme çalışmalarını sürdürmektedir. Bizler ezanların okunması için camilerimize, varlığımızın devamı için dinimize, dilimize ve Osmanlı’dan kalan Türk adetlerimize sımsıkı sahip çıkarsak, Allah’ın izni ve inayetiyle dimdik ayakta kalmaya devam ederiz. Aksi takdirde eğer bu değerlerimize sahip çıkmazsak, ecdadımızdan bize miras kalan mukaddesatımız yok olup gidecektir.
Başka bir hususa daha değinmek isterim. Devletin tayin ettiği naip köylerimizi gezmekte ve bu gezmede devletin tayinli 240 imamı da maşa olarak kullanılmaktadır.
Ne gariptır ki devletin 30 yıl önce tayin ettiği müftüleri bir kalemde silerek yerlerine başka birilerini tayin etmiştir. Bu kişiler de gittikleri köylerde kendilerini naip diye tanıtmaktadır. Görüyorsunuz ki, 30 sene kullanılan kişilerin değeri ne kadarmış! Şimdi de tayin edilenler ve 240 imam yasasından görevlendirilenlerin değeri ne kadar olabilir ki! Dolayısıyla bu gibi kişilerden dikkatli olunuz. Devletten tayinli imamlık yapıyorum diye haram para yiyenlere camiyi teslim edip cemaatinizi rezil etmeyiniz. Hiç bir millet mücadele etmeden haklarını alamamıştır, alamaz da...
Bizler haklı mücadelemizde devletten;
- Seçtiğimiz müftülerimizi tanımasını,
- Bu olmuyorsa, antlaşmalardan kaynaklanan haklarımız çerçevesinde demokratik bir şekilde halkımızın katılımıyla müftülük seçimini ilan etmesini,
- Bu da olmuyorsa, Batı Trakya’da aktif görev yapan vaiz, vaize, Kur’an Kursu hocaları, imam ve mütevellilerin müftümüzü seçme imkanının sağlanmasını istiyoruz.
Hristiyanlara nasıl mitropolit zorla atanmıyorsa, bize de zorla müftü dayatılmamalıdır.
Bu vesileyle Üç Ayları ve Regaip Kandilinizi tebrik eder, Yüce Mevla’dan, bizleri Regaiple kendisine rağbet eden, Miraç ile yücelen, Berat ile kurtuluşa eren, Kadrini idrak ederek Ramazanın sonunda cenneti hak eden kullarından eylemesini niyaz ederim.
Ahmet METE
İskeçe Müftüsü