İskeçe Müftülüğü Logosu
BATI TRAKYA TÜRK AZINLIĞI
İskeçe Müftülüğü

MEVLİD KANDİLİ

27-10-2020

MEVLİD KANDİLİ

 

Değerli Müslüman Türk Kardeşlerim,

Alemlere rahmet olarak gönderilen Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.)’in dünyaya teşriflerinin bir yıldönümüne daha ulaşmanın sevinç ve mutluluğunu yaşamaktayız. O’nun doğduğu gece, insanlığın kurtuluşu için çok hayırlı ve mübarek bir başlangıçtır. O gecenin sabahı gerçekten de feyizli bir sabahtı. İnsanlık için yepyeni bir gün doğmuş, aydınlık bir devir açılmıştı. Bir fazilet güneşi ve hidayet meşalesi olan sevgili peygamberimizin gönderilişi, Yüce Allahın bütün insanlara en büyük nimetlerinden birisidir. Bu hususta Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulmuştur:

"Andolsun ki içlerinden, kendilerine Allah’ın ayetlerini okuyan, (kötülüklerden ve inkardan) kendilerini temizleyen, kendilerine Kitap ve hikmeti öğreten bir Peygamber göndermekle Allah, müminlere büyük bir lütufta bulunmuştur. Halbuki daha önce onlar apaçık bir sapıklık içinde idiler." (Al-i İmran, 164)

Aziz Kardeşlerim,
Peygamberimiz (s.a.s.)’in doğumu, Rabiülevvel ayının 12. Pazartesi gecesi, Miladi takvime göre 20 Nisan 571 tarihine denk gelen gece idi. Bu yıl Peygamberimizin doğum gecesi olan Mevlid Kandili; kameri takvime göre Rabiülevvel ayının 12’si 28 Ekim Çarşamba gecesidir. Hepimize mübarek olsun. Sevgili Peygamberimizi anarken, Rabbim bizi ahlakıyla ahlaklandırsın ve şefaatine nail eylesin.

"Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim" buyuran Peygamberimizin, gerçekten güzel ahlakla yoğrulmuş hayat tecrübesini tanımaya, O’ndan yararlanmaya her zaman olduğu gibi bugün de çok muhtacız.

Böylesine yüce ve üstün ahlaklı bir peygamberin ümmetiyiz. Kur’an-ı Kerim’de: "Allah’ın rasulünde, sizin için en güzel örnek vardır." (Ahzap, 21.)

"Peygamber size neyi getirmiş ve size neyi emretmişse onu alın (yapın); neyi yasaklamış ise ondan sakının." (Haşr, 7.)

"Kim Peygambere itaat ederse, gerçekte Allah’a itaat etmiştir." (Nisa, 80.)

"Şüphesiz sen, büyük bir ahlaka sahipsindir." (Kalem, 4.) buyurulmaktadır. Peygamberimiz hayatın her safhasında örnek alınacak model bir şahsiyettir. Çünkü O, hayatı bütünüyle mükemmel bir şekilde yaşamıştır. Çünkü O, Kur’an-ı Kerim’i tam anlamıyla pratik hayata geçirmiş olup, hayatı Kur’an ahlakıydı. Bu nedenle çağımızda insanlığın düştüğü ruhi bunalımlardan, manevi hastalıklardan, zulüm ve haksızlıklardan, savaşlardan kurtulmak, insanca bir hayata; huzura, sevgiye, kardeşliğe, dünya barışına kavuşmak için O’nun sünnetini yaşamaya, örnek yaşantısını hayata hakim kılmaya muhtaçtır. Bunun yolu da O’nu tanımak ve canımızdan bile çok sevmektir. Bu konuda Kur’an-ı Kerim’de şöyle ifade ediliyor:

"Onlara de ki; eğer babalarınız, oğullarınız, kardeŞleriniz, hanımlarınız, akrabalarınız, kabileniz, elde ettiğiniz mallar, iflas etmesinden korktuğunuz ticaret, hoşlandığınız evler ve meskenler, size Allah ve Rasulünden ve Allah yolunda çalıŞmaktan daha sevimli ise, artık Allah’tan gelecek emri bekleyin. Allah böylesi günahkar topluluğa hidayet nasip etmez." 9 (Tevbe) / 24

O halde Değerli Kardeşlerim,
Sevgili Peygamberimiz’i iyi tanıyalım. O’nun hayatını, örnek yaşayışını, üstün ahlakını, güzel öğütlerini anlatan kitapları alıp okuyalım. Çocuklarımıza küçük yaştan itibaren Peygamberimizi öğretelim. Onların temiz kalplerine Allah ve Peygamber sevgisini yerleştirelim. Mevlid Kandilini ihya ederken bütün hayatımızda, her işimizde, O’nu kendimize örnek edinelim ve O’nun gösterdiği nurlu yoldan ayrılmayalım.

Sevgili Kardeşlerim,
Bu yıl Mevlid Kandilini maalesef bütün dünyayı tehdit etmeye devam eden Covid 19 salgınının gölgesinde ihya edeceğiz. Uzun zamandan beri devam eden ve son zamanlarda daha da çoğalmaya başlayan bu salgına karşı önlemlerimizi almaya daha da özen gösterelim. Maske, mesafe ve temizlik kurallarına dikkat etmemiz lazımdır. Kalabalık yerlerden uzak durmalı, hem kendimizi hem sevdiklerimizi korumaya devam etmeliyiz.

Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı olarak iç ve dış gelişmeleri izlemeye devam etmekteyiz. Azınlık sorunlarının giderilerek Yunan vatandaşı, Müslüman ve Türk olarak bu güzel topraklarda yaşama isteğimiz hep var olmuştur ve var olmaya devam edecektir. Vatanla Anavatanın dost olmasını dilemekten başka derdimiz olamaz, ama iki devletin arasındaki sorunların var olması halinde de ne biz, ne de İstanbul’daki Rum azınlığı günah keçisi görülmesini doğru bulmayız. Her zaman temennimiz, sorunların halledilmesi ve iyi komşuluk ve dostluk ilişkilerinin devam etmesidir.

Geçtiğimiz günlerde Din İşleri Genel Sekreterinin gazatelerde manşet olan Müftülük sorununun çözümü ile alakalı sözleri, kabuk tutmuş bir yarayı eşelemekten başka bir şey değildir. Bizi hayrete düşüren, pandemi salgını yüzünden hastalıklar çoğalırken, can kayıpları artarken, okullar kapanırken gençler kötü yollara saparken, ekonomik krizden dolayı insanlarımız Avrupaya işçi olarak gitmek zorunda kalırken, bunlar yokmuş gibi hep aynı konularla azınlığımızı meşgul etmeleridir. Bu da ancak abesle iştigalden başka bir şey değildir. Hele hele Genel Sekreterin azınlığımızın Yunanca bilmediğini iddia etmesi safsatadan öte bir şey değildir. İddiası doğru ise, elinde bilimsel bir veri veya istatistiği var mı? Bunları da bilmek isteriz. Şayet iddia edildiği gibi azınlık yunanca bilmiyorsa, yıllarca kendileri tarafından azınlık okullarımıza dayatılan müfradatlar sayesinde olmuştur.

Devlet, Müftülük sorununu ancak antlaşmalardan kaynaklanan haklarımızı gözeterek, azınlık halkına saygı gösterilerek ve itropolitliklere tanınan haklar verilerek çözüme kavuşturabilir. Azınlık olarak bizler hakkımız olan bu sorunun çözümünü devletimizden beklemekteyiz. Bu ne bir başkaldırma, ne de olmayacak kötü bir istektir. Devletimizin de buna gücü yetmektedir. Bu Müftülük sorunu, 150 bin Müslüman Türk’ün sesine kulak vermesi gereken demokrasinin beşiği olan devletimizin meselesidir. Azınlığımız hakkı olan kendine göre bir çözüm bulmuştur ve müftüsünü seçmiştir. Tabi tam olarak sorunun çözümü için de mücadelesini sürdürmektedir.

Son zamanlarda, özellikle Avrupa ülkelerinde genelde dinimiz İslam hakkında ve özelde Peygamber Efendimize yönelik çok tehlikeli söylemlere şahit olmaktayız. İbadethanelerimize yapılan saldırılar hergün artmaktadır. Bu tarz saldırılar dünya barışını tehdit etmektedir. Bu tür çirkin hakaret ve çirkin saldırıları kabul edilemez olarak görüyoruz ve şiddetle kınıyoruz. Avrupa Birliği’nin bir parçası olan biz Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı olarak her daima toplumsal huzuru, barışı ve bütünlüğü temsil ettik ve her zaman bu çizgide hareket etmeye devam edeceğiz.

Sevgili Kardeşlerim,
Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı olarak varlığımızı sürdürebilmemiz için; din, dil ve kültürümüze herzamankinden fazla sımsıkı sarılmalı sahip çıkmalıyız. Aksi halde varlık sebebimiz olan millî ve dinî değerlerimizi kaybedersek sonumuz yakın olur. Biz dedelerimizden misafire ikramı, kardeşine sevgiyi "“ saygıyı, helalinden kazanmayı, haramlardan uzak durmayı bildik ve ona göre hareket ettik. Onlar bize; annne "“ babaya, büyüğe saygıyı öğretirdi ve biz de bunları evlatlarımıza ve torunlarımıza öğretmeye çalışmaktayız. Bu vesileyle burada Müftülüğümüz bünyesinde çalışan Kur’an Kurslarımızı anmadan geçemeyeceğim. Çocuklarımız burada Allah’ın kitabı Kur’an’ı Kerimi, Peygamberimizin ahlakını, dinimizin güzelliklerini öğrenmekte ve yarının büyükleri olarak kötü alışkanlıklardan uzak bir şekilde iyi bireyler yetişmeleri için gayret edilmektedir.

Ne yazık ki gençlerimizin bir kısmı kötü yollara saptığını, haramlar işlediğini büyük üzüntüyle duymaktayız. Allah’ın haram kıldığı ve kesinlikle uzak durmamızı emrettiği; içki, sigara ve uyuşturucu bağımlılığı, zina gibi kötü alışkanlıklar gençlerimizi bozmakta, aileler, parçalamakta ve topyekün toplum olarak çökmesine neden olmaktadır. Maalesef son zamanlarda bu tehlike çanları çalmaktadır. Bu nedenle acilen nerede hata yaptığımızı düşünüp kendimizi hesaba çekmemiz ve kendimize gelmemiz lazımdır. Buna göre;
gençlerimizin kendi sağlıklarını ve Allah’ın hediyesi olan şu hayatın kıymetini bilmelerini kendilerine anlatmamız ve kendi hatalarımızı da düzelterek onlara örnek olmaya çalışmalıyız. Anne "“ babalar olarak çok geç olmadan çocuklarımıza sahip çıkmamız lazımdır. Onların eve giriş çıkış saatlarini kontrol etmemiz ve kimlerle gezdiklerine dikkat edip önlem almalıyız. Kız çocuklarımıza dikkat etmeli, hele hele erkek çocuklarımıza daha da çok dikkat etmeli, anne "“ baba ve büyükler olarak onları devamlı gözetmemiz ve nasihatte bulunmamız çok önemlidir. Televizyondan pembe dizilerdeki hayatlara özenip taklit etme konusunda uyarılarda bulunmak ve bu gibi dizilerdeki hayatları taklit etmek topluma ve aileye fayda getirmeyecek, aksine çöküşüne neden olacaktır. Kıyamete kadar bu topraklarda İslamın yaşamasını ve Müslüman Türk olarak kalmak istiyorsak, dedelerimizden kalan güzel mirasa sahip çıkmalıyız. Evlatlarımıza, ailemize, kendimize, toplumumuza sahip çıkmalı ve Müslüman "“ Türk olarak değerlerimizi korumalıyız. Bu duygu ve düşüncelerle şu mübarek gece hürmetine din-i mübin-i İslam için, vatanı ve milleti için ve özellikle dünya saadeti için mücadele eden herkese Allah’tan üstün başarı, sağlık ve afiyetler dilerim.

Bu vesileyle, Peygamberimizin doğumunu ihya ettiğimiz bu gecede, Onun hayatını iyicene takip edip onun gibi yaşamaya gayret göstermeliyiz. Bu hayatın kötülüklerinden kurtulmanın yolu, Peygamber Efendimiz (s.a.s.)’in yaşantısında gizlidir. Bu duygu ve düşüncelerle Peygamberimizin veladetini tebrik eder, Yüce Mevla’dan onun gibi bir hayat sürdürmeyi ve cennette buluşmayı niyaz ederim.


Ahmet METE
İskeçe Müftüsü