12-05-2021
Değerli Batı
Trakyalı Müslüman Türk Kardeşlerim!
Allaha hamd-ü senalar olsun ki mübarek bir Ramazan Bayramına daha erişmiş
olmanın mutluluğu içindeyiz.
Gelişiyle bizlere rahmet, bereket ve huzuru yaşatan, gönül dünyamızı,
bağışlanma, arınma ve takva ile süsleyen Ramazan ayının ardından, barış,
kardeşlik ve muhabbet iklimi Ramazan Bayramı’na önümüzdeki Perşembe günü girmiş
bulunuyoruz. Bizleri, Ramazan ayının rahmet ve
bereket ikliminin ardından bayram sevincine ulaştıran Yüce Rabbimize sonsuz
hamdüsenalar olsun. Sevgili Peygamberimize salât ve selam olsun.
On bir Ayın Sultanı Mübarek Ramazan Ayı’na veda ederken, içimiz buruk.
Ancak bu mübarek ayı en iyi bir şekilde ihya edip içimizi arındırmakla
sevinçliyiz, huzurluyuz. Rabbim daha nice böyle günlere ve müstesna zamanlara
ulaştırsın.
Aziz Kardeşlerim,
Ramazan ayı; kimilerine rahmet, ibadet ve bereket, kimilerine de eziyet
olmuştur. Ramazan’ın gelişine sevinenlere ve Ramazanı ihya edenlere cennet
vaadedilmiş ve ahireti düşünenler, hesaptan korkanlar bu ayın heyecan ve
coşkusunu gönüllerinde hissetmiştir. Allah bu sevinci yaşayıp oruçlarını gereği
gibi tutanlara cennetini vereceğini vaadetmiştir.
Ancak bu mübarek ayı ihya etmeyenler, büyük kayıpta olduklarını
Peygamberimiz (s.a.s.) bildiriyor.
Peygamber Efendimiz (s.a.s.) bir keresinde minbere çıkarken, her
adımda "âmin" dedi: Bir adım çıktı, "âmin...";
bir adım daha çıktı, "âmin..."; bir adım daha çıktı, "âmin..."
Hutbesi bittikten sonra: "Yâ Rasûlallah! Minbere çıktığınız
zaman ’âmin’ dediniz, her adımınızda bunu neden söylediniz?" diyerek
sebebini sordular.
Buyurdu ki: "Cebrail (a.s.) üç dua etti, ben de onlara
amin dedim.
- Birisi: Cebrail (a.s.): ’Annesine,
babasına veya sadece onlardan birine ulaşmış bir evlat, (onlara güzel hizmet
edip, onların hayır duasını alıp) cenneti kazanamadıysa, ona yazıklar
olsun/burnu yerde sürtünsün!’ dedi, ben de amin dedim.”
(Demek ki insanın bir evlât olarak, anne babasının rızasını kazanması,
onların elini öpmesi, gönlünü alması, hizmet eylemesi, böylece cenneti
kazanması gerekiyor. Bu yoldan cenneti kazanmak çok da kolaydır. Buna rağmen
bunu başaramayana, anne babasının rızasını almadığı için cennete giremeyene
yazıklar olsun ve olacaktır.)
- İkincisi: "Cebrail
(as): ’Sen peygamber olarak bir insanın yanında anıldığın zaman, sana
salat-ü selâm getirmezse; ona yazıklar olsun!.. Onun burnu yere sürünsün!’
dedi. Ben de ona amin dedim."
“Muhakkak ki Allah ve melekleri Peygambere hep salat (rahmet ve sena)
ederler. Ey iman edenler! Siz de ona salat edin ve tam bir içtenlikle selâm
verin.”(Ahzab, 33/56)
mealindeki ayet de salavat-ı şerifenin ne kadar önemli olduğunu
göstermektedir. Allah’ın bu açık teşvik ve davetine rağmen, yanında ismi
anıldığı halde Peygamber Efendimize (s.a.s.) salavat getirerek kısa yoldan
büyük sevaplar kazanmayı düşünmeyen kimse, herhalde “yazıklar olsun”u
çoktan hakketmiştir.)
- “Üçüncüsü: "Cebrail (as): ’Ramazana eriştiği halde bir insan, buna Ramazanın
feyzinden, bereketinden istifade edememiş, Ramazan gelmiş geçmiş de halâ
Allah’ın mağfiret ettiği bir kul olamamışsa, Allah’ın affını, mağfiretini
kazanamamışsa; yazıklar olsun o kula!.. Burnu yerde sürtsün!’ diye dua
etti. Ben de ona amin dedim.” (Buharî)
Maalesef etrafımızda da böyle bedbahtlar olduğunu görmekteyiz. Oruç
tutmadığı halde, alay edercesine ve marifetmiş gibi açıktan oruçlarını yiyorlar.
Emin olun ki, mahşer meydanında müslümanlar bu tiplerden şikayet edeceklerdir.
Osmanlı zamanında müslüman olmayanlar bile Ramazan’da sokakta saygıdan dolayı
açıktan yemezlerdi, hatta çocularını da uyarırlardı.
Oruç bitti, elhamdülillah. Tutanlara ne mutlu. Tuttuğumuz oruçlarımızla,
namazlarımızla, zikirlerimizle, fitre ve zekâtımızla, Allah’a itaatın zirvesine
ulaşmaya çalıştık. Takva eğitiminden de geçtik. Çünkü oruç bizi takvaya
ulaştıran en önemli ibadettir. Cenâb-ı Hak şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler!
Allah’a itaatsizlikten sakının. Herkes yarın için ne hazırladığına baksın!
(Evet) Allah’a karşı gelmekten sakının; şüphesiz Allah yapıp ettiklerinizden
tamamen haberdardır.” (Haşr : 18)
Bu ayda ahirete iyi ameller gönderenlere o ameller nur olacak ve cennete
girmesine vesile olacaktır. Namazla, oruçla alakası olmayanlar, ömürlerini
gaflet içinde geçirenlerin de cezası Allah indindedir.
Değerli Kardeşlerim,
Biliyoruz ki bayramlar, bizleri fıtratımızla buluşturan, hayatın sekinet ve
huzura dönüştüğü, sevgi ve kardeşlik bağlarımızı güçlendiren birlik,
beraberlik, paylaşma, dayanışma günleridir. Fakat maalesef bugün acı, hüzün ve
gözyaşının kuşattığı dünyamızda, özellikle bu son günlerde Filistin’de iman ve
İslam kardeşliğimizin en önemli tezahürlerinden olan bayramlarımız, bayram gibi
idrak edilememektedir. Dolayısıyla bu bayram; coğrafyaları farklı, imanları,
gönülleri ve duaları bir milyonlarca Müslüman kardeşimizle aynı hissiyatı ve
sevinci yaşamamıza vesile olmalıdır. Bunun için dua etmeliyiz. Zira bayramlar,
hep beraber sevince dönüşürse hakiki manada bayram olur. Bunun için bayramın
neşesini çoğaltmalı ve her yere taşımalıyız.
Bayramlar, âyet-i kerimede buyrulan “Müminler ancak kardeştirler” (Hucurat, 9) emr-i ilâhisi etrafında gönüllerin kaynaştığı en
mutlu ve huzurlu olmamız gereken günlerdir. Milli ve manevi duygularımızın
doruklara ulaştığı, akrabalık bağlarımızı kuvvetlendirdiğimiz; komşuluk
ilişkilerini tazelediğimiz, toplumsal hayatı canlandıran; adeta bir gönül
medeniyeti olan İslam’ın yoksulu gözetme, öksüz ve yetimi sevindirme; muhtaç ve
kimsesizlere yardım elimizi uzatıp; onlarla sıkıntıyı paylaşma gibi
değerlerimizi canlı tutan müstesna sevinç günlerimizdir.
Bu itibarla, öncelikle anne-babalarımızı, aile büyüklerimizi, akraba ve
komşularımızı bayramda ziyaret ederek onlarla kurduğumuz gönül köprülerimizi
güçlendirelim. Rahmet-i Rahmana kavuşan geçmişlerimizi de rahmetle yâd edip
onlara hayır duada bulunalım.
Özellikle bu günlerde, bayram yapamayanların bayramı olmaya çalışalım.
Sevgi ve merhamete muhtaç; yetim, öksüz, garip ve kimsesizlerin kimsesi olup
onları sevindirelim. Kardeşlerimiz arasındaki kırgınlıkları ve küslükleri
bertaraf edelim. Çocuklarımızı da bayramın coşkusuyla buluşturalım. Ramazan’da
elde ettiğimiz kazanımları ve güzellikleri Ramazan sonrasına da taşıyarak bu
konudaki istikrarımızı koruyalım.
Aziz Kardeşlerim,
Bu Ramazan ayını küresel salgının gölgesinde geride bıraktık. Bu Ramazan
ayının son günlerinde iki olayı yaşadık. Biri sevinçli, diğeri ise dehşet
verici maalesef.
Bizi sevindiren ve coşturan; Anavatanımız Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri
Bakan Yardımcısı Yavuz Selim Kıran’ın Batı Trakya’ya gerçekleştirdiği ziyareti.
Atina Büyükelçisi Burak Özügergin Bey’in de eşlik ettiği bu ziyaret
mutluluğumuza mutluluk katmıştır. Sayın Bakanımızın ve beraberindeki heyetin,
Selânik ve Batı Trakya ziyaretinde azınlık kurum ve kuruluşlarla görüşmeler
gerçekleştirdi ve Batı Trakya Müslüman Türk cemaatine selamlarını ilettiler ve
bayramlarını tebrik ettiler. Bizler de kendilerine bu ziyartleri için
şükranlarımızı sunduk ve Anavatana selâmlar gönderdik.
Üzücü ikinci olaya gelince; insan haklarını hiçe sayıp, insanlara değer
vermeyen ve kutsal mekânlara saygı duymayıp terör estiren Filistinli
kardeşlerimize olan zulümleridir. İnsanlıktan nasibini almayan bu zalimler,
Müslümanların ilk kıblesi olan Mescid-i Aksa’nın içinde ibadet eden
müslümanlara bu mübarek ayda ve bayram arifesinde bomba yağdırarak aralarında
çocukların da bulunduğu onlarca kişiyi şehit etmişlerdir. Bu olay karşısında, insan
hakları havariliğini yapan medeni Avrupa sus pus olmuş, hak hukuku konuşmaz
olmuştur. Bu dehşet verici feci olaylar, İnşallah İslâm dünyasının uyanmasına
vesile olur da oradaki ilk kıblemiz ve müslümanlar kurtularak hürriyetine
kavuşur.
Diyanet İşleri Başkanımız Prof. Dr. Ali Erbaş hocamızla ve dünya İslâm
liderleriyle yaptığımız çevirim içi toplantıda, İsrail’in Filistin’e yaptığı
zulüm ele alındı ve yapılması gerekenler üzerinde duruldu ve İslâm âleminin
toparlanıp İsrail’in zulmüne karşı daha dik durması üzerinde duruldu.
Çok Değerli Kardeşlerim,
Müftülüğümüzün faaliyetlerinden de birisi de fakir, fukaranın ve hasta veya
afetlerinden dolayı ihtiyaç sahibi kimselerin yardımına koşmaktır. Yakın zamanda
Sinikova ve Höyükköy’de çıkan yangınlarda açtığımız kampanyalarla siz
değerli cemaatimizin destekleriyle bu kardeşlerimizin yaralarına merhem olmaya
çalıştık. Kireççiler’den bir kardeşimizin hasta çocuğu için de açtığımız yardım
kampanyasında toplanan paralar kendisine teslim edilmiştir. Yine her Ramazan
ayında fakir fukaraya dağıtmak üzere açtığımız yardım kampanyasında toplanan
paralarla gerek fakirlere gerekse fakir öğrencilerimize yardım ettik. Ayrıca
yetimleri giydirdik. Toplamda ikibine yakın kumanya dağıtarak ihtiyaç sahibi
kardeşlerimizin ihtiyaçlarını gidermeye çalıştık. Allah hepinizden razı olsun.
Aziz Kardeşlerim,
Bu Bayrama, yine küresel salgının gölgesiyle giriyoruz. Virisün yayılmasını
önlemek için alınan kararlar çerçevesinde; camilerinde 20 metre karede bir
kişi, caminin dışında ise 10 metre karede bir kişi olacak şekilde mesafeli ve
maskeli olmak şartıyla bayram namazımızı kılabiliriz. Bu konuda imam ve
mütevelliler dikkatli davranmalı, tedbirlere uyulması için cemaatimizi
uyarmaları gerekmektedir.
Bu duygu ve düşüncelerle, Ramazan Bayramı’nızı
tebrik eder bu bayramın İslami bilincimizin ve kardeşliğimizin daha da
güçlenmesine, insanlığın hidayet ve barışına vesile olması temennisiyle, sağlık
ve huzur içinde nice bayramlara erişmemizi Yüce Allah’tan niyaz ediyorum.
Ahmet METE
İskeçe
Müftüsü