24-02-2022
Değerli
Müslüman Türk Kardeşlerim!
İçinde
bulunduğumuz mübarek üç aylara önem ve anlam kazandıran gecelerden biri olan
mübarek Mirac Kandiline kavuşmuş olmanın huzur ve sevincini yaşıyoruz. Önümüzdeki 27 Şubat 2022 Pazar’ı Pazartesi
gününe bağlayan gece Mirac Kandilidir. Pek çok hikmet, mesaj ve müjdelerle
dolu olan bu feyizli gecede, İsrâ ve Mirac hadiseleri meydana gelmiştir.
“Kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye
kulunu bir gece Mescid-i Haram’dan, çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i
Aksa’ya götüren Allah’ın şanı ne yücedir. Hiç şüphesiz o, layıkıyla işitendir,
hakkıyla bilendir.” (İsrâ:1)
Hicretten
yaklaşık bir buçuk yıl önce vuku bulan Mirac hadisesinin iki aşaması vardır:
Birinci aşamada
Hz. Peygamber (sav) Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksâ’ya götürülür. Kur’an’ın
andığı bu aşama, gece yürüyüşü anlamında İsrâ adını alır.
İkinci aşamayı
ise Hz. Peygamberimizin Mescid-i Aksâ’dan meleklerin dahi erişemediği ‘‘sidretü’l-münteha’’
denilen makama yükselişini oluşturur. Mirac
olarak bilinen bu olay, hadislerde ayrıntılı biçimde anlatılır.
Aziz Kardeşlerim,
Hak Teâlâ
Hazretleri ilâhi mükâfatla şereflendireceği kullarını çeşitli imtihanlardan
geçirmektedir. Peygamber Efendimiz de bir takım sıkıntılarla karşılaşmış, fakat
hepsine göğüs germiştir. Bunlardan bazıları; yetim olarak büyümesi,
Peygamberlik göreviyle şereflendiği zaman amcası Ebu Lehep gibi en yakın
akrabalarından işkence görmesi, İslâm’ın yayılmaya başlamasıyla Mekkeli
müşrikler Peygamberimizin önünü kesmek için çeşitli entrikalar çevirmeleri ve
şiddetli işkenceler yapmaları, insanlık tarihinde eşine az rastlanan
işkencelerden biri olan bütün Müslümanları ekonomik ablukaya alınması, en
sıkıntılı günlerinde Peygamberliğin onuncu yılında onun en büyük destekçisi,
ilk Müslüman hanım olan eşi Hazret-i Hatice’nin vefatı, çok kısa arayla her ne
kadar Müslüman olmadıysa da onu koruyan amcası Ebu Talib’in ölümü, bunun
üzerine gittiği Taif denilen yerde oranın halkı tarafından büyük hakaretlere
maruz kalması.
İşte böyle bir
ortamda Yüce Allah (c.c.), Peygamberini adeta teselli edercesine Mirac ile
onurlandırmıştır. İsrâ ve Miracın, biz mü’minleri ilgilendiren yönü,
mahiyetinden daha çok sonucu ve sonuçtan alınabilecek işaret ve mesajlardır.
Peygamberimiz (s.a.v)’in, Yüce Allah’ın huzuruna yükseldiği en manalı ve en büyük
mucizelerden biri olan Mirac, Resulullah’ın şahsında insanlığın önüne açılmış
sınırsız bir yükseliş ufkudur. Bu hadisede; maddî ve manevî yükselişe, bütün
saf duygulardan, her türlü kötülüklerden arınarak gerçek kulluğa, en yüce
mertebeye işaret vardır. Mirac olayının, Müslümanlar için önemli sonuçlarından
birisi de hiç şüphe yok ki, İslâm dininin temel direği ve mü’minlere bir Mirac
hediyesi olan namazdır. Onun içindir ki, Mü’minin Miracı olmuştur. Nasıl
ki, Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.), Miracta vasıtalardan arınmış olarak, Yüce
Mevlâ ile buluştu ise; mü’min de namazda vasıtasız, hiçbir aracıya gerek
duymadan, doğrudan doğruya Rabbinin huzuruna çıkar, sadece O’na kulluk etme ve
sadece O’ndan yardım isteme fırsatı bulur.
Öyle ise mü’min,
günde beş vakit farz namazını dikkatle, şuur ve huşu içerisinde kılacak olursa,
o namaz onun için bir Mirac olur.
Miracın diğer bir
önemli sonucu, Bakara Suresi’nin son iki ayetinin nazil oluşudur. “Amenerrasûlü”
diye de anılan ve yatsı namazlarından sonra mihrabiye olarak okunan bu mübarek
ayetlerle; ilâhi emirler karşısında mutlak itaate yönelen mü’minlerin
inançlarındaki sadakatleri ifade edilmektedir.
Miracın bir başka
sonucu ise, Hz. Peygamberin ümmetinden, Allah’a şirk koşmayanların affedileceklerinin
va’d edilişidir.
İnsan bilerek ya
da bilmeyerek günah işleyebilir. İşlenen günahtan pişmanlık duymak ve Allah’tan
af dilemek, bir daha günah işlememeye azmetmek kaydıyla, Allah-ü Teâlâ, işlenen
günahları affedebilir.
Böyle müstesna
bir gece vesilesiyle Peygamberimiz (s.a.v)’e vahyedilen, insanlığı mutluluğa
götürecek prensipleri de hatırlamak gerek. Çünkü Kur’an’da Miracın ruhi
hallerinden söz edilirken;
“Böylece Allah
kuluna vahyedeceğini vahyetti’’ buyrulmaktadır. Vahyedilen bu hakikatleri şöyle
özetleyebiliriz:
-Yalnız Allah’a
ibadet etmeli,
-Ona hiçbir şeyi
ortak koşmamalı,
-İsraf ve
cimrilikten sakınarak kazancı yerinde harcamalı,
-Ana-babaya iyi
davranmalı,
-Hısım-akrabaya,
fakir ve yoksullara yardım etmeli,
-Çocukları
öldürmemeli,
-Toplumu ve
aileyi temelinden sarsan zinaya ve ona teşvik eden sebeplere
yaklaşmamalı,
-İnsan hayatına
saygı göstermeli,
-Yetimlerin
haklarını korumalı,
-Verilen sözde
durmalı,
-Ölçü ve tartıda,
her söz ve davranışta doğruluğa dikkat etmeli, hile yapmamalı,
-Yeryüzünde kibir
ve gurur taslayarak yürümemeli.
Bu sayılan
prensipler, fert ve toplumun manevi huzuru, iyilik ve güzelliklerin kaynağı ve
ahlâki seviyenin yükselmesi için gerekli olan vazgeçilmez prensiplerdir.
Değerli Kardeşlerim,
Bu ulvi kandilin
ebediyyen gök kubbemizi ve gönül dünyamızı aydınlatmasını, bu mübarek gecenin
yüreklerimize ebedi bir diriliş ve sonsuz bir sevinç getirmesini diliyorum.
İdrak edeceğimiz Mirac Kandilinin bütün yaratılmışlara, yediden yetmişe bütün
milletimize, İslâm ümmetine ve tüm insanlığa hayır, huzur ve mutluluk
getirmesini diliyor, bütün müminlerin bu aydınlık gecelerini tebrik ediyorum.
Buna göre, kandilleri
birer fırsat bilmeli, bu müstesna zaman dilimlerinde Allah’a daha da yakın
olmaya çalışılmalıyız. Bilelim ki, Allah’a yakınlık, O’nun emirlerini yerine
getirmek, yasak ettiği şeylerden kaçınmakla mümkündür. Bu vesileyle, barış ve
huzur dolu bir dünya için ve Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı’nın daha
aydınlık yarınlara kavuşmasına vesile olması dileğiyle gönül aydınlığı olan
Mirac Kandiliniz mübarek olsun.
Ahmet METE
İskeçe Müftüsü