Türkiye Cumhuriyeti Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın çağrısıyla İsveç ve Hollanda’da Kur’an-ı Kerim’e karşı yapılan hadsiz saldırılara ilişkin "Dünya Müslüman Dini Liderler Toplantısı" düzenlendiği bildirildi.
Bu vesileyle faziletli İskeçe
Müftümüz Mustafa Trampa, 25 Ocak 2023 Çarşamba günü İsveç’te Kur’an-ı Kerim’e karşı işlenen nefret suçuna dair acil olarak toplanan ‘‘Dünya Müslüman Dini Liderler Çevrimiçi Toplantısı’na’’ katıldı.
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından, 70 ülkeden 130 katılımcının iştirakiyle, İsveç ve Hollanda’da Kur’an-ı Kerim’e yapılan saldırıların ardından çevrimiçi gerçekleştirilen “Dünya Müslüman Dini Liderler Toplantısı” sonuç bildirgesinin okunmasıyla sona erdi.
İsveç ve Hollanda’da Kur’an-ı Kerim’e yönelik yapılan saldırılar karşısında neler yapılabileceği hususunda istişarelerin yapıldığı ve çeşitli kararların alındığı toplantının, 7 maddelik sonuç bildirgesini Türkiye Cumhuriyeti
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş açıkladı.
Başkan Erbaş’ın kamuoyu ile paylaştığı sonuç bildirgesinde şu maddeler yer aldı:
- İsveç’te 21 Ocak 2023 tarihinde önceki günde Hollanda’da yüce
Kitabımız Kur’an-ı Kerim’e yapılan çirkin davranış, inanca, hukuka ve
evrensel değerlere karşı işlenmiş bir insanlık suçudur. Bu menfur tavrı
şiddetle reddediyor ve lanetliyoruz. Söz konusu insanlık dışı eyleme
müsaade edilmesi, hatta polis nezaretinde gerçekleştirilmesi ise utanç
verici bir sorumsuzluktur. Bir dinin kutsal kitabına saldıracak kadar
saygısız ve pervasız bir zihniyetin varlığı, insan hakları ve hukukun
üstünlüğü gibi değerlerden ne kadar uzaklaşıldığının açık bir
göstergesidir. İnançlara ve kutsallara saldırıların sıradan hale geldiği
bir yerde özgürlük söylemi ve demokrasi iddiasının iki yüzlülük ve çifte
standarttan başka bir şey olmadığı açıktır.
- Bazı Avrupa ülkelerinin son zamanlarda temel insan hakları ve
özgürlükler alanında yaşadığı çelişkiler ve travmalar kaygı vericidir.
Zira söz ve eylemleri ile sürekli Müslümanları hedef alan ve İslam’ın
aydınlık yüzünü karalamaya çalışan birtakım basın-yayın organları, kişiler
ve örgütlerin varlığı öne çıkmakta, Müslümanların inançlarını,
kutsallarını, ibadet mekanlarını hedef alan ırkçı saldırı ve tecavüzler
günden güne artmaktadır. Tüm bunlar Müslümanlar tarafından hayret ve
endişeyle takip edilmektedir.
- Bir kez daha ilan ediyoruz ki, İslam, bütün insanlar için can,
mal, akıl, nesil ve din özgürlüğünü temin eden barış ve merhamet dinidir.
Kur’an-ı Kerim; getirdiği ilkelerle dünyada huzur ve barışı, adaleti,
temel hak ve hürriyetlerin dokunulmazlığını öğreten kutsal bir kitaptır.
Dolayısıyla Müslümanlar, dünyadaki herkesin onurlu, özgür ve insanca bir
hayat yaşama hakkını savunmayı ve bu uğurda çalışmayı, inançlarının gereği
bir sorumluluk olarak görmektedirler. Böyle bir inanca düşmanlık yapmak,
şüphesiz insanlığın müşterek ve aydınlık geleceğine yapılmış bir
suikasttır. Zira Kur’an-ı Kerim bütün insanların kitabıdır. Tekrar
ediyorum, Kur’an-ı Kerim bütün insanlığa gönderilmiş bir kitaptır. Hangi
inançtan, hangi dinden olursa olsun tüm insanları Kur’an-ı Kerim’i
okumaya, anlamaya ve faydalanmaya davet ediyorum.
- İslam’a ve Müslümanlara yönelik düşmanca tavırlar, ardında kirli
çıkar ilişkileri ve ırkçılık barındıran ciddi bir insan hakları sorunudur.
Yetkililerin, bu sorunu çözmek yerine duyarsız kalması, siyasi malzeme
olarak kullanması ve düşmanca tavırları desteklemeyi tercih etmesi ise tam
bir akıl tutulmasıdır. Zira bu çirkin ve ikiyüzlü politika, bulunduğu
coğrafyanın barış ve huzurunu da olumsuz etkileyecek, bir arada yaşama
imkanını da gölgeleyecektir.
- Kur’an’a karşı yapılan saygısızlığa tepki gösteren farklı inanç ve
düşünce mensuplarının varlığı takdire şayandır. Aynı şekilde Avrupa’da
hukuka ve insan haklarına inanan, inanca saygıyı ve toplumsal barışı
önemseyen tüm entelektüellerin, akademisyenlerin, aktivistlerin, sivil
toplum kuruluşlarının, medya mensuplarının ve aklıselim insanların
kutsallara yapılan bu açık saldırılara, hak ihlallerine ve İslam
düşmanlığı endüstrisine karşı tepki göstermesi ve inisiyatif alması
gerekir. İnsana ve inanca değer veren tüm din ve inanç mensuplarının aynı
şekilde tepki göstermesi bir insanlık vazifesidir. Aksi halde söz konuşu
kişi, grup ve kurumlar, Müslümanlar ve tüm dünya halkları nezdinde
inandırıcılığını yitireceklerdir.
- İnsani değerleri ve ahlaki erdemleri hiçe sayan, İslam’a ve
Müslümanlara karşı düşmanlıktan vazgeçmeyen bu sorunlu zihniyetle
mücadelede geç kalınırsa menfur ve melun saldırıların artarak devam
edeceği görülmektedir. Bunun için dünyadaki tüm Müslümanlar İslam’a ve
kutsal değerlerine yönelik saldırılara karşı hep birlikte hareket edecek
ve en güzel cevabı verecektir. Ayrıca İslam’ın en doğru şekilde
tanınmasına yönelik gayretler daha da güçlendirilecektir.
- Müslümanlar, her zaman ve her yerde İslam’ın hak ve adalet
anlayışını, sevgi ve barış yüklü ilkelerini, Kur’an-ı Kerim’in esenlik
dolu mesajlarını, Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (s.a.s.) çağlar üstü
örnekliğini ve üstün ahlaki vasıflarını tebliğ ve temsil etmeye, söz
konusu değerleri insanlığa sunmak için özveriyle, fedakârlıkla, iş birliği
içinde çalışmaya devam edeceklerdir. Birtakım sistematik tahrikler ve
saldırılar karşısında asla hukuk dışı yollara başvurmayacak; haklarını,
inançlarını ve evrensel değerlerini basiret ve ferasetle savunmayı
sürdüreceklerdir. İnanıyoruz ki, insaf, vicdan, hukuk galip gelecek,
iyilik ve barış kazanacaktır.
Dünya
kamuoyuna duyurulur.