Muhterem Müslüman Türk Kardeşlerim,
Allah-u Teala’nın rahmet deryalarının coştuğu, af ve mağfiretinin sağanak sağanak yağdığı, feyiz ve bereketin zirveye çıktığı mübarek üç aylar mevsimine kavuşmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Önümüzdeki Cuma günü Recep ayının birinci günü, perşembeyi cumaya bağlayan gece de Regaib kandilini idrak edeceğiz. Metnini okuduğum ayet-i kerime’de Yüce Rabbimiz buyuruyor ki; “Şüphesiz Allah’ın gökleri ve yarattığı günkü yazısında, Allah katında ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü (Muharrem, Zilkade, Zilhicce ve Recep ayları) haram aylardır. İşte bu, Allah’ın dosdoğru kanunudur. Öyleyse o aylarda kendinize zulmetmeyiniz.” [Tevbe,36]
Değerli Kardeşlerim,
Yüce Rabbimiz böyle mubarek gün ve gecelerde yapılacak ibadetlerimize çok büyük mükafatlar vaat ediyor. Bu mubarek günler ve geceler müminlerin bir takım manevi kazançlar elde etmeleri için büyük fırsatlardır. Bu günleri iyi değerlendirmek gerekir. Geçmişte yapmış olduğumuz bazı hataları ve günahları bırakmak için çok güzel bir fırsat olduğunu bilmeliyiz ve geçmişimizin bir muhasebesini yaparak, geleceğe azim ve enerji dolu bir şevkle kendimizi hazırlamalıyız.
İçinde Regaib, Miraç, Beraat ve Kadir geceleriyle nurlanmış olan bu gün ve geceleri; namaz, oruç, sadaka ve zekatlarla süsleyelim. Bol bol dua ve istiğfar edelim. Peygamber Efendimiz de üç aylar girdiği zaman şöyle dua ederdi. “Allahım Recep ve Şaban aylarını bize mubarek kıl ve bizi Ramazana kavuştur.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/259 )
Yüce Rabbimizde Zümer serisinde tevbe ve duaları kabul edeceğini müjdeliyor ve buyuruyor ki; “Ey Muhammed de ki; Ey kendilerine kötülük edip aşırı giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Doğrusu Allah günahların hepsini bağışlar. Çünkü O bağışlayandır, merhamet edendir.” [Zümer,53]
Regaib gecesine özgü bir ibadet şekli yoktur. Fakat bu gecede bol bol istiğfar etmeli, kaza ve nafile namazları kılmalı, Kur’an-ı Kerim okumalı ve dinlemeli, Peygamber Efendimize salat ve selam getirmeli, kendimiz, ailemiz, milletimiz ve tüm din kardeşlerimiz için dua etmeli, yetimleri ve kimsesiz çocukları gözetmeli, fakir ve yoksulların gönlünü hoş etmeliyiz. Anne-babalarımızın ve büyüklerimizi unutmamalı hayır ve dualarla onları unutmamalıyız.
Aziz Soydaşlarım,
Feyiz ve bereketi bol olan Üç Aylara kavuşurken, Batı Trakya Müslüman Türk Toplumu olarak milli ve dini hasletlerimizi gözden geçirerek varlığımızın devamı için çok dikkatli, uyanık ve duyarlı davranmamız gerekir. Özellikle kanayan yara haline gelen eğitim konusunun düzelmesi için hepimiz üzerimize düşen vazifelerimizi yerine getirmek zorundayız. Çocuklarımızı sadece Yunanca eğitim veren okullara göndermemizin çok sakıncalı olduğunu ve ileride büyük sancılara neden olacağını unutmayalım. Çocuklarımızı azınlık okullarına değil de sadece Yunanca eğitim veren okullara göndermemiz; hem dini, hem millî hasletlerden uzak kalınması demektir. Ayrıca bu yanlış hareket, ileride evlâtlarımızın İslâm’dan uzaklaşıp ne olduğu belli olmayan farklı din ve külterlerin etkisinde kalarak asimile edilmiş şahsiyetsiz kişiler olarak karşımıza çıkarlarlarsa hiç şaşmayın.
Biz bugüne kadar nasıl azınlık okullarıyla gelmişsek bundan böyle de eğer Müslüman Türk olarak kimliğimizi ve dinimizi korumak istersek ancak çocuklarımızı Antlaşmalar çerçevesinde kurulmuş olan kendi azınlık okullarına göndermemiz gerekir. Dünyayı kazanmak adına çocuklarımız eğitimlerini kolayından tamamalasın diye Yunanca dilini iyi öğrenmek bahanesiyle kendi okullarımızdan vazgeçmek, Batı Trakya Türk davasına ve hatta dinimize ihanettir.
Yine hassasiyetine binaen ilkokullarımızda Kur’an Kurslarımızı gölgelemek maksadıyla uygulanmak istenen bütüngün (oloimero) eğitimi hususunda dikkat etmemiz gerektiğini tekrar hatırlatmakta fayda vardır. Bu program Kur’an Kurslarımızın kapatılması için oynanan bir oyun olduğunu unutmayalım. Önümüzdeki öğretim yılında antlaşmalara aykırı olarak Batı Trakya Müslüman Türk Toplumuna sadece Yunan dilinde eğitim verecek olan anaokullar meselesi dayatılmak isteniliyor. Bu konuda da her anne baba duyarlı olması gerekmektedir.
Dğerli Kardeşlerim,
Bir başka husus da geçtiğimiz günlerde Anavatanımız Türkiye Cumhuriyeti Atina Büyükelçisi Sayın Oğuz Çelikkol’un Batı Trakya’yı ziyaretidir. Bu ziyaret tüm Batı Trakya Müslüman Türk Toplumu’na büyük cesaret ve gururu vesilesi olmuştur. Ayrıca bu ziyaret bize “Bulgar” veya “Yunan” gibi başka kimlik yakıştırmaya çalışanlara çok güzel bir cevap olmuştur. Büyükelçimize bu ziyaretinden dolayı şükranlarımızı sunarken en yakın zamanda tekrar aramızda görmek istediğimizi de beyan etmek isteriz.
Bu duygularla, hepinizin üç aylar ve regaib kandilini tebrik eder, birliğimize ve dirliğimize vesile olmasını Cenab-ı Haktan niyaz ediyorum.
İskeçe Müftüsü
Ahmet METE