Değerli Batı Trakyalı Müslüman Türk Kardeşlerim!
Dini bayramlarımızın ikincisi olan Kurban Bayramını idrak etmiş olmanın sevinci içerisindeyiz. Bizleri bu mübarek günlere kavuşturan Allah’a hamdediyor, O’nun Sevgili Resulüne salat ve selamlarımızı sunuyoruz.
Bu mübarek bayram vesilesiyle yayınladığım bu Mesajımın okunduğu şu anda kutsal topraklarda, Hac’ta bulunmakta olduğumu ve Allah’ın Evinde siz bütün kardeşlerim için hayır dualar edeceğimi ifade etmek isterim. Sizi Kutsal Topraklardan sevgiyle, saygıyla selâmlıyor, bayramınızı da tebrik ederken hepinizi hasretle kucaklıyorum.
Bayramlar sevinçlerin paylaşıldığı, gönüllerin coştuğu, küskünlerin barışıp kalplerin yumuşadığı, akraba ve komşuların ziyaret edildiği, öksüz ve yetimlerin sevindirildiği, misafirlerin tebessümle karşılandığı, ikramların yapıldığı mutlu günlerdir.
Aziz Cemaat!
Kurban bayramında Allah’a yakın olmak niyetiyle mukim ve zengin olan her Müslüman kurban kesmelidir. Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de: “Onların etleri ve kanları asla Allah’a ulaşmaz, fakat, O’na sizin takvanız ulaşır...” buyurmaktadır.
Sevgili Peygamberimiz ise: “Ademoğlu kurban bayramı gününde Allah için kurban kesmekten daha sevimli bir iş yapmış olmaz” buyurarak bizleri kurban kesmeye teşvik etmiştir.
Kurban bayramının bir özelliği de Hac ibadetinin o günlerde yapılmış olmasıdır. Öyle ki, dünyanın her yerinden farklı ırk ve dillere mensup milyonlarca Müslümanın haccetmek niyetiyle bir araya gelerek oluşturdukları tablo, bayramın değerini ortaya koyan bir başka muhteşem manzaradır.
Bayram günlerini, günahların bağışlanması için bir fırsat olarak değerlendirelim. Büyüklerimizi mümkünse ziyaret ederek, değilse telefonla arayarak onların dualarını alalım. Akraba, komşu ve dost ziyaretlerini gerçekleştirelim. Birlik ve beraberliği sağlamak için aramızdaki küskünleri barıştıralım. Çocuklara göstereceğimiz sevgi ile bayram havasını yaşatalım. Fakir ve yoksullara yardım etmek suretiyle onları sevindirelim. Ahirete irtihal etmiş büyüklerimizi, yakınlarımızı, tanıdıklarımızı ve bütün inananları hayırla yad edelim. Kestiğimiz kurbanların etlerinden fakirlere de vererek onların da bayram sevincini yaşamalarına vesile olalım.
Aziz Soydaşlarım!
Bayram mesajım vesilesiyle sizlere bazı güncel mesellerden de bahsetmek isterim. Getiğimiz ayda Rodos’a bir ziyaretimiz oldu. Bu ziyeretimizle burada yaşayan Müslüman Türk kardeşlerimizle tanışma, dertlerini, sıkıntılarını dinleme fırsatını bulduk. Burada gördüğümüz manzarayı ve acıklı durumu sizinle baylaşmayı uygun gördüm.
Rodos’ta 3000 civarında Müslüman Türk yaşıyor. Anlaşmalarla bırakılmış bir azınlık olmadıkları için Yunan Yönetimi 1980’li yıllarda Türk okullarını kapatmış Türkçe ve din derslerini kaldırmıştır. Neticede buradaki soydaşlarımız Türk kültüründen yoksun yaşamaya mecbur bırakılmıştır. Şimdiki tabloya baktığmızda durumlar içler acısıdır. Bunun farkında olan buradaki kardeşlerimiz tarafından Yunan yönetiminden Türkçeyi ve dini öğrenmek, dini vecibelerini yerine getirmek için defalarca talep edilmiş ancak cevap bile verilmemiş böylece problemler hergeçen gün daha da artmaya devam etmiştir. Kısacası buradaki kardeşlerimiz çok perişan durumdadır. İşte burada her zaman üzerine önemle durduğumuz şu sözlerimizin ispatını açıkça görmekteyiz: “Bir milletin varlığını devam ettirebilmesi için dinine, diline, adetlerine, kültürüne sahip çıkması ve bunları muhafaza etmesi için de her zaman mücadele vermesi gerekir. Bu dinî ve millî unsurlar giderse, o millet de tarih sahnesinden silinirek yok olur.”
Sözün özü şudur kardeşlerim; Batı Trakya’da oynanan oyunlar, daha önce Rodos’ta oynanmış ve din ile dil ortadan kaldırılınca da bu oyunları büyük ölçüde tutmuştur. Son zamanlarda bizde de benzer oyunlar oynanmaya devam edilip, bizi parçalamak için Türk, Pomak, Çingene ayırımına gidilmekte, hatta bu yetmiyormuş gibi, kendilerini Yunan hisseden Pomak veya Çingeneler için dernekler açılmaktadır. Daha da ileri gidilerek bunlar için okullar da istenmektedir. Amaçlarının ne olduğu ortadadır. Sadece Yunanca eğitim verecek okularda eğitim görecek olan evlâtlarımıza aynen Rodos’ta oynanan oyunun senayosu sahnelenmektedir. Bu büyük tehlikeyi anlama zamanı geldi geçti bile saygı değer dostlarım. Hala anlamak istemeyenler varsa, çok büyük bir vebalin altına girdiklerini unutmasınlar. Onlar sadece kendilerine ve çocuklarına kötülük yapmış olmuyorlar, sorunların çözümünü engelleyip geçiktirmekle de tüm Batı Trakya Müslüman Türklerine ihanet etmiş oluyorlar.
Aziz Kardeşlerim,
Anaokullarına gönderilen yavrularımız sadece Hristiyan – Yunanlı öğretmenlerden Yunanca eğitim almaları son derece tehlikelidir. Çünkü anadilleri olan Türkçe’yi görmeyen ve taptaze dimağlarına kendi öz kültürleriyle tanışmayan bu yavrularımızın ilerki eğitim – öğretim hayatlarını da çok feci bir şekilde yaralayacaktır. Zaten ilokullarımızda da durum pek farklı değildir. Türkçeden yoksun öğretmenler tarafından eğitim verilmekte ve böylece çocuklarımız başarısızlığa mahkum edilmektedir. Bu konuda anne babalara çok büyük görev düşmektedir. Geleceğimizin teminatı olan yavrularımıza milli ve dini hasletleri yerleştirip onları en iyi bir şekilde yetiştirelim. Çünkü yarın öbürgün karşımıza Türk dilini konuşmayan, dinden haberi olmayan bir nesil çıkarsa bunun sorumlusu hem Allah indinde, hem tarih önünde bizler olacağımızı aklımızdan çıkarmayalım.
Kur’an-ı Kerim’de Allah’u Teâlâ mahşerdeki manzarayı gözler önüne sererken; insanların kendi kardeşlerinden, evlâtlarından kaçacağını dile getirmektedir. Bu kaçış, dünyada iken geçici dünya menfaatlerini elde etmek için evlâtlarını kendi öz kültürlerinden yoksun yetiştirip bizzat kendi elleriyle dinsizliğe ittiklerinden dolayı olacağını vurgulamak isterim.
Muhterem Kardeşlerim
Dünyada bütün milletler kendilerine sahip çıkmak için mücadele verip dinlerini, dillerini korurken, evlâtlarını en iyi bir şekilde yetiştirip geleceklerini kurmaya çalışıken, bizlerin gevşemesi neden? Dünyayı biz yöneteceğiz diye düşünen o kötü düşünceli şer güçlerin evlâdımızla, ailemizle, dinimizle alay etmesine nasıl seyirci kalabiliriz? Bu durum onurumuza dokunuyor. Bu nedenle son olarak şunu vurgulamak istiyorum ki; evlâtlarımıza ne olduklarını güzel bir şekilde öğretmeliyiz. Onlara; Avrupa Birliği ülkesi olan Yunanistan vatandaşı olduklarını, vatandaşı oldukları ülkelerine sahip çıkmaları gerektiğini ama Müslüman ve Türk olduğumuzu hiçbir zaman unutmamalarını iyicene belletmemiz lâzımdır. Onlara dinimizi öğretmek, anadilimiz Türkçeyi konuşmak anne – baba olarak üzerimize düşen en büyük bir sorumluluktur. Bu uğurda mücadele etmek hepimizin vazifesi olduğunu hiç bir zaman unutmayalım.
Bu duygularla hepinizin Kurban Bayramını tebrik eder, biz Batı Trakya Müslüman Türk Toplumu, Türk Dünyası ve tüm İslâm Alemi için hayırlara, bütün insanlık için barış ve huzura vesile olmasını Yüce Mevla’dan niyaz ederim.
İskeçe Müftüsü
AHMET METE